• Sevgili Meçhul’e. 1
      Sevgili Meçhul’e. 1
      13 Şubat 2025 08:15
      Son Güncelleme:13 Şubat 2025 08:15
      Ümit Şevki Somyürek

      Çok yıllar oldu yazamadım sana. Biliyorum merak etmişsindir. Yazmadığıma göre her şeyin iyi gittiğini sanmışsındır. İnan ki iyi ve yolunda giden hiçbir şey yoktu, ama biz şımarıklığa vurmuştuk. Elimizde son model bilgisayarlar, telefonlar, sanal olarak bir Amerika da bir Çin de tur atıp duruyorduk. Ev ziyareti falan hak getire telefondan ziyaret ediyorduk anayı, babayı, evladı. Akrabalar mı onların sesini duysak yetiyordu. Bizim YouTeber larımız sosyal medya fenomenlerimiz den inan ki vakit kalmıyordu. Zaman yetmiyordu. Yeni çıkan bir şarkıyı bile üçüncü kez dinlemiyorduk. Bu gün çıkan bir parça yarın giysilerimiz gibi çöpe gidiyordu. On yaşındaki otomobile nostalji gözü ile bakar olmuştuk. Her evde bazen iki bazen üç otomobil. Caddelerimizdeki üç yaşından fazla olanlarına, burun büker olmuştuk. Çocukluğumuz gecekonduda geçse bile gözümüz hep gökdelenlerde oldu. Çocuklarımız süslü özel okulları doldurdu. Hastalandıklarında köy okulundan yetişmiş, devletin verdiği harçlıkla mezun olan Profesörlere götürdük. Her şey masal gibiydi. İş beğenmeyen, aş beğenmeyen, ev beğenmeyen yetişemediğimizde bankaların kredileri ile sahip olduğumuz oyuncaklarımızla mutluyduk. Cepte pasaportlarımız dünyaya parmak atıyorduk. Yurt dışındaki maçlarımızda bile tribünlerde rakibimizin seyircilerinden daha fazla olmayı başarmıştık. Her şey bizim için vardı. Kullanıp atalım diye. Hayvanlara dahi aynı muameleyi yaptık. Yazın çocuk oyalansın diye aldığımız kediyi, köpeği kışın sıkılıp sokağa saldık. Seneye yazın yenisini alıp ona da aynı sonu layık gördük. Yazlığımız oldu kışlığımız oldu. Hatta bazılarımızın garsoniyeri bile oldu. Yetmedi, ama her yaz aynı denize de girilmez ki, beş yıldızlı otellerde rezervasyon yaptırmadan oralarda tıksırıncaya kadar yemeden yaz sonlandırılır mı? Yine bazılarımıza beş yıldız bile yetmedi. Gittiğimiz otelleri, restoranları, kafeleri yarıştırdık. Yetişemediklerimizin önünde kenarında köşesinde selfie ler çektik. İçimiz kan ağlasa da selfielerimiz hep güler yüzlü hep mutluydu. Biz binleri on binleri har vurup harman savururken, değil çevremizde ailelerimizin bir ucunda bile aybaşını nasıl getiririz ki diye düşünenler vardı tabii. Fakir gördüğümüzde bozuk para aradık cebimizde, yoksa eğer “bozuk yok” dedik. Bunu söylerken utanmak hiç aklımıza gelmedi. Anlatacaklarım bitmedi sevgili meçhule. Yarın buluşmak dileği ile.          

        Ümit Somyürek 16 Nisan 2020

      Günaydın sevgili Meçhul’e  2
         Seni yormamak için dün kısa kesmiştim mektubumu.  Sana dökmeyip de yaptıklarımı kiminle paylaşsaydım. Çevrem kalabalık kalabalık olmaya biliyorsun. Ama konuşamam kimseyle, nasıl gücendireyim onları. Hepimizin az çok bu “YALAN YAŞAM” filminde rollerimiz var. Gücendirirsem onları yalnız kalırım. Belki en yakınımdakiler bile terk ederler beni.  Yalnız yaşamak çok zor bu dünyada. Hele kalabalıklar içinde yalnız kalmak. Evet evet, en doğrusu seninle paylaşmak. Sen beni olduğum gibi kabul ediyorsun. Ara sıra saçmalasam bile hoş görüyorsun. Ülkenin durumumu… Hani bir dizi vardı geçmişte AŞAĞIDAKİLER-YUKARDAKİLER millet olarak onu oynuyoruz. Ortadakiler diye bir şey yok artık ülkede. İşçinin memurun maaşı ancak ekmek, çay, şeker parasına yetişiyor şimdilerde. Kiminin elektriği kesik, kiminin suyu. Sinir kat sayıları yükseldikçe yükseliyor, tavuk boğazlar gibi kadınlarını boğazlayanlar, ona kıyamayıp kendini sallandıranlar da oluyor. Çocukların durumunu hiç sorma. Bazıları çöplerden ekmek ayıklıyor, diğerleri en son çıkacak cep telefonunu takip ediyor. Milli ve manevi değerlerimiz yerlerde sürünüyor. Gençlerimiz çocuklarımız şehitlerimize sıradan haber olarak bakıyorlar. Vatanın toprağın değeri gözlerinde bir tablet kadar bile yok. Verilecek en iyi paraya satarlar mı Vatanı;  şüphelerim var. Yaşlılarımızla o kadar ayrıldı ki yolları onları masal kahramanı olarak görüyorlar. Hatta farklı dünyalarda yaşadıklarını sanıyorlar. Bütün değerler kavramını yitirmiş durumdalar. Bunları gelişmişliğin gereği olarak görüyorlar. Çocukları fazla hırpaladım biliyorum, dün bizi anlatmıştım ya sana, onlar da bizim yansımamız işte. Anasına bak kızını, babasına bak oğlunu al diye bir sözümüz vardır ya, işte tam bunu anlatıyor. Bizim dejenerasyonumu üçe beşe katlayarak takip ediyorlar. Bütün bunları düşününce de onlarda da fazlaca suç bulamıyorum. Üzüm üzüme baka baka sarardı diyecektim… Ama diyemedim. Üzüm üzüme baka baka çürüdü çünkü. Bütün değerleri madde olan bir nesil yetiştirdik. Değerleri kaybetmeyi medeniyet sandık. Kapitalizmin hazırladığı bütün tuzaklara gönüllü olarak düştük.  Dün karaladığımız ülkeleri örnek görmeye başladık. Onlara karşı bizleri korkutup silahlandıran kapitalizm, elimizde avucumuzda ne varsa sömürüp borç yükleri altına sokarak ülke insanımızın fakir kalmasını sağladılar. Başını ağrıttım biliyorum. Bugünlük bu kadar yeter. Yorulmadınsa yarın da buluşalım sevgili Meçhul’e  

      Ümit Somyürek !7/Nisan 2020

      EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ

      Yorum Yazın

      Yorumlar

      • Şeyda Gümüş

        Dünü,bugünü hatta yarını bile yerinde bir tespitle dile getiren müthiş bir kalem. Yazıldığı gibi yıllardır Aşağıdakiler, Yukarıdakiler dizisini oynuyoruz.Ne yazıktır ki ortadakiler diye bir şey yok artık oynamaya da devam ediyoruz. Fanatik bir Meçhule okuyucusu olarak serinin devamı dileğimle kalemini kutluyorum. HER ŞEY GÖNLÜNCE OLSUN ARKADAŞIM.
      • Şeyda Gümüş

        Dünü,bugünü hatta yarını bile yerinde bir tespitle dile getiren müthiş bir kalem. Yazıldığı gibi yıllardır Aşağıdakiler, Yukarıdakiler dizisini oynuyoruz.Ne yazıktır ki ortadakiler diye bir şey yok artık oynamaya da devam ediyoruz. Fanatik bir Meçhule okuyucusu olarak serinin devamı dileğimle kalemini kutluyorum. HER ŞEY GÖNLÜNCE OLSUN ARKADAŞIM.