Ana Sayfa
  • MENU
  • KÜLTÜR- SANAT
  • Edebiyatın İz Bırakanları
  • GÜNDEM
  • MAGAZİN
  • ŞİİR
  • ÖYKÜLER
  • RÖPORTAJ
  • Yazarlar
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • Nöbetçi Eczaneler
  • Firma Rehberi
  • Seri İlanlar
EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ
KÜLTÜR- SANAT
Edebiyatın İz Bırakanları
GÜNDEM
MAGAZİN
ŞİİR
ÖYKÜLER
RÖPORTAJ
Yazarlar
    • Gelenekselci Sistemlerin Çöküşü ve Ortadoğu’nun Geleceği
      • Makaleler
      • Gelenekselci Sistemlerin Çöküşü ve Ortadoğu’nun Geleceği
      Gelenekselci Sistemlerin Çöküşü ve Ortadoğu’nun Geleceği
      24 Eylül 2024 18:55
      Son Güncelleme:24 Eylül 2024 18:55
      MALİK ÖRDEK
      Paylaş |

      Ortadoğu’da yüzyıllardır varlığını sürdüren gelenekselci sistemler, artık toplumsal dinamiklerle uyumsuz hale gelmiştir. Bu sistemler, sürekli hatalar üretmekte ve modern çağın gereklerine karşılık verememektedir. Tarihten gelen yanlış öğretiler ve bozulmuş değer yargıları üzerine kurulu bu yapılar, sağlıklı toplumlar üretmekten ziyade bozulmuş, yozlaşmış, kendini yok etmeye eğilimli topluluklar ortaya çıkarmaktadır. Sistem içinde her birey ve her kurum sürekli hata veriyorsa, o sistemin yok olma aşamasına geldiği çok açıktır. Ortadoğu, bu çöküş sürecinin tam ortasındadır.

      Gelenekselci sistemlerin toplum üzerinde yarattığı baskı, bireylerin davranışlarına, inançlarına ve düşünce yapılarına doğrudan etki etmektedir. Bu etki, kin, nefret, şiddet ve öldürme eylemlerini olağan hale getirmektedir. Çocukluktan itibaren sürekli korkutulan bireyler, bir süre sonra kendilerini koruma içgüdüsüyle hareket etmeye başlarlar ve bu, suç üretimini tetikleyen en önemli faktörlerden biri olur. Baskıcı sistemler, bireyleri hem içsel hem de dışsal tehditlere karşı sürekli bir savunma modunda tutar. Sonuç olarak, şiddet ve suç kaçınılmaz hale gelir.

      Gelenekselci sistemlerin en büyük zaaflarından biri, değişime ve yeniliğe karşı gösterdikleri sert dirençtir. Bu sistemler, geçmişte kalan değerlere sıkı sıkıya bağlı kalarak, toplumların ilerlemesini ve yenilikçi çözümler üretmesini engeller. Halbuki değişim, insanlık tarihinin her döneminde kaçınılmaz olmuştur. Değişimden korkmak ve ona direnmek, yalnızca toplumları geri bırakır ve zaman içinde bu sistemlerin yıkılmasına neden olur. Modern dünyanın hızla değişen dinamiklerine ayak uyduramayan Ortadoğu’daki geleneksel yapılar, bu gerçeği görmezden gelerek kendi sonlarını hazırlamaktadır.

      Gelenekselci sistemlerin en yıkıcı etkisi, toplumun bireylerine yönelik aşırı kontrollü ve baskıcı yapılarıdır. Bireyler, kişisel özgürlükleri ve ifade hakları konusunda kısıtlanır, toplumun genel kabulleri dışına çıkmaya çalışanlar tehdit olarak görülür. Bu durum, bireylerin özgürce düşünmelerini, yaratıcı çözümler üretmelerini ve yenilikçi yaklaşımlar geliştirmelerini engeller. İfade özgürlüğü, toplumsal gelişimin ve ilerlemenin en önemli unsurlarından biridir. Ancak geleneksel sistemler, bu özgürlüğü yok sayarak bireyleri susturur, kontrol altına alır ve toplumun geneline yayılmış bir korku kültürü oluşturur. Korkutulmuş toplumlar, belirli bir süre sonra kendilerini korumak için suç işlemeye, şiddete başvurmaya ve nihayetinde sistemin tamamen çökmesine yol açacak sosyal patlamalara neden olmaya başlar.

      Bu durumun en çarpıcı örneği, Ortadoğu'daki uzun süren savaşlar ve şiddet sarmalıdır. Bölgede süregelen kaos, geleneksel sistemlerin toplumsal sorunları çözme konusundaki yetersizliğini gözler önüne sermektedir. Her savaş, her çatışma, her toplumsal çöküş bir öncekinden daha derin yaralar açmakta ve toplumlar içinden çıkılmaz bir şiddet döngüsüne hapsolmaktadır. Bu şiddet döngüsü, yalnızca bireylerin hayatlarını mahvetmekle kalmaz, aynı zamanda bölgesel istikrarsızlığın artmasına, ekonomik çöküşlere ve uluslararası müdahalelere zemin hazırlayan bir ortam yaratır.

      Gelenekselci sistemler, bireylerin ve toplumların potansiyelini boğan, gelişimi engelleyen ve şiddeti besleyen yapılar haline gelmiştir. Bu sistemler devam ettikçe, Ortadoğu’nun kendini toparlaması ve bir gelecek inşa etmesi imkansız hale gelecektir. Ortadoğu'nun kurtuluşu, bu bozulmuş sistemlerin köklü bir şekilde reforme edilmesinde, bireylerin özgürlüklerine ve haklarına saygı gösterilen, düşünce ve ifade özgürlüğünün güvence altına alındığı modern toplumsal yapıların inşa edilmesinde yatmaktadır.

      Eğer bu sistemler olduğu gibi devam ederse, tüm Ortadoğu yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır. Ortadoğu, sahip olduğu genç nüfus ve zengin kültürel mirasla büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak bu potansiyel, gelenekselci yapıların altında ezilmeye devam ettikçe, bölgenin geleceği karanlık olmaya mahkumdur. Sistemin içinde bulunan bireyler, kurumlar ve liderler, değişimin ve reformun gerekliliğini görmezden geldikçe, Ortadoğu’nun kaderi de karanlık bir sona doğru ilerleyecektir.

      Gelenekselci sistemler, toplumsal huzuru sağlamak bir yana, sürekli hatalar üreten bir mekanizmaya dönüşmüştür. Bu sistemler yenilenmez ve toplumsal yapıların modern ihtiyaçlarına göre reforme edilmezse, Ortadoğu’da şiddet ve kaosun bitmek bilmeyen bir döngüsü sürecektir. Şu an, bölgenin geleceği için bir dönüm noktasındayız. Ya geçmişin hatalarından ders alınacak ve yeni, çağdaş bir sistem inşa edilecek ya da bu sistemler, Ortadoğu’yu topyekûn bir yok oluşa sürükleyecektir.

      Bu çöküşten kaçınmanın tek yolu, geçmişin yanlışlarını düzeltmek, korkuya ve baskıya dayalı sistemleri terk etmek ve özgür, adil, şeffaf bir toplumsal düzen kurmaktır.

       

       

       

       

      EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ

      Yorum Yazın

      Yorumlar

      • Ali Gül

        Çok doğru tespitler ile faydalı bir yazı

      Yazarın Diğer Yazıları

      • Hatay'daki Aleviler İçin 29 Ekim:

        28 Ekim 2025
      • Türkiye’de Sosyal Devletin Dönüşüm Arayışı

        27 Ekim 2025
      • Kakistokrasi ve Aristokrasi: Günümüzdeki İşleyişi ve Karşılaştırması

        12 Ekim 2025
      • Dinî Söylem, Sanat ve Kadın Algısı: Beynin Suçla İmtihanı

        06 Eylül 2025
      • Kalite İçten Başlar, Dünyaya Yayılır

        27 Ağustos 2025
      • Zamanın Kuantum Gerçeği

        26 Ağustos 2025
      • Avrupa ve İslam Âlemi: Farklılığa Yaklaşım ve Gelişme Sorunsalı

        22 Ağustos 2025
      • Geleceğe Yönelik Sosyolojik Bir Perspektif: Toplumları Besleme Sanatı ve Kontrollü Gelişim

        19 Ağustos 2025
      • Ahlakiliğin Önkoşulu Olarak Özgürlük

        13 Ağustos 2025
      • Uzay Çağında Toplumsal Ahlak Nerede?

        06 Ağustos 2025
      • UZAY ÇAĞINDA ZEKÂNIN VE HAYALİN SINIRLARI

        19 Temmuz 2025
      • Üstün Zekânın Gölgesinde Gelişmemiş Bir Kalp

        17 Temmuz 2025
      • Okuyarak da Cahil Olursunuz

        16 Temmuz 2025
      • Klasik Meslekler, Yapay Zekâ ve Uzay Çağında Eğitimin Geleceği

        13 Temmuz 2025
      • Su Kaynaklarının Tükenmesi: Gerçek mi, Bahane mi?

        12 Temmuz 2025
      • Kent Sosyolojisi Perspektifinden Yoksulluk ve Konut

        04 Mayıs 2025
      • İnsanlık Vicdanını Yitirmesin

        11 Mart 2025
      • Deprem Bölgelerinde Maliyeti Yüksek Barakalar ve Tehlikeleri

        02 Mart 2025
      • Suriye’nin Gümrük Vergilerindeki Rekor Artış: Çimentoya %385,7 Zam

        19 Ocak 2025
      • İslamiyet ve Modern Zaman

        17 Aralık 2024
      • Korkunun Gölgesinde Ahlak ve Adalet

        21 Kasım 2024
      • Eşitsizliğin Gölgesinde Yapay Zeka

        15 Kasım 2024
      • Geleceğin Savaşsız Dünyasına Dair Bir Arayış

        29 Ekim 2024
      • Sığ Sistemlere Karşı: Genç Nesil Yeni Bir Dünya Arayışında

        16 Ekim 2024
      • Gelişen Bir Dünya İçin Eğitim: Fütürist Bir Perspektif

        09 Ekim 2024
      • Doğanın Sessiz Cevabı: İntikam Değil, Sadece Varlık

        01 Ekim 2024
      • Gelenekselci Sistemlerin Çöküşü ve Ortadoğu’nun Geleceği

        24 Eylül 2024
      • Cahillik mi Yoksa Kötü Eğitim mi Daha Zararlı?

        11 Eylül 2024
      • İyi Olmak Yetmez: Adalet, Öngörü ve Ahlak Üzerine

        20 Ağustos 2024
      • Aydınların Vizyon Eksikliği ve Toplumsal Bedeli

        30 Temmuz 2024
      • Vizyonsuzluk Halkı Mağdur Ediyor!

        30 Temmuz 2024
      • Toplum ve Medya İlişkisi

        04 Temmuz 2024
      • Hatay'da Alevi Toplumunun Ramazan Ritüelleri: Kazanlar Kaynıyor, Bereket ve Birlik Çağrısı Yükseliyor!

        09 Mart 2024
      • Cadılar Bayramında Ucuzluk, Deprem Bölgesinde Hayat Pahalılığı: Sistemin Çelişkileri

        04 Mart 2024
      • Hatay depreminin yıl dönümünde yaralar sarıldı mı?

        06 Şubat 2024
    • EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ
      Haberler
      • Mudanya Mütarekesi’nden Cumhuriyet’e: Bursa’nın Sessiz Zaferi
        Mudanya Mütarekesi’nden Cumhuriyet’e: Bursa’nın Sessiz Zaferi
      • Cumhuriyetin Kadınları: Atatürk’ün En Sessiz Devrimi
        Cumhuriyetin Kadınları: Atatürk’ün En Sessiz Devrimi
      • Cumhuriyet: Zamanın Aynasında Yeniden Doğan Bir Ruh
        Cumhuriyet: Zamanın Aynasında Yeniden Doğan Bir Ruh
      • Gelecek Olan Benim
        Gelecek Olan Benim
      • Uçurumun Eşiğinde
        Uçurumun Eşiğinde
      • Kimsenin İçinde Kötülük Düşünmüyorum
        Kimsenin İçinde Kötülük Düşünmüyorum
      • Hatırın Var
        Hatırın Var
      • Varım de
        Varım de
      • İzmir’de Tasarımın Kalbi “Dirlik”le Atıyor!
        İzmir’de Tasarımın Kalbi “Dirlik”le Atıyor!
      • Elif Şiirler
        Elif Şiirler
      İstanbul nöbetçi eczaneleri
      Bizi takip edin
      • facebook
      • Twitter
      • İnstagram
      • Youtube
      EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ
  • EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ
    • Künye
    • Kvkk Aydınlatma Metni
    • Çerez Politikası
    • Topluluk Kuralları
    • Yazarlar
    • Yazıların Sorumluluğu
    • İletişim ve Sosyal Medya
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
  • facebook
  • Twitter
  • instagram
  • Linkedin
  • Youtube
© 2017 e-magazin.tv Tüm Hakları Saklıdır.
  • Haber Gönder
  • Firma Ekle
  • İlan Ekle
Haber Yazılım