Ana Sayfa
  • MENU
  • KÜLTÜR- SANAT
  • Edebiyatın İz Bırakanları
  • GÜNDEM
  • MAGAZİN
  • ŞİİR
  • ÖYKÜLER
  • RÖPORTAJ
  • Yazarlar
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • Nöbetçi Eczaneler
  • Firma Rehberi
  • Seri İlanlar
EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ
KÜLTÜR- SANAT
Edebiyatın İz Bırakanları
GÜNDEM
MAGAZİN
ŞİİR
ÖYKÜLER
RÖPORTAJ
Yazarlar
    • Avrupa ve İslam Âlemi: Farklılığa Yaklaşım ve Gelişme Sorunsalı
      • Makaleler
      • Avrupa ve İslam Âlemi: Farklılığa Yaklaşım ve Gelişme Sorunsalı
      Avrupa ve İslam Âlemi: Farklılığa Yaklaşım ve Gelişme Sorunsalı
      22 Ağustos 2025 10:35
      Son Güncelleme:22 Ağustos 2025 10:35
      MALİK ÖRDEK
      Paylaş |

      Malik Ördek

      İnsanlık tarihi, farklılıkların algılanış biçimlerinin toplumların gelişim süreçlerini derinden etkilediği bir sahnedir. Avrupa ve İslam âlemi, tarih boyunca farklılıklara yaklaşımda birbirinden ayrışan tutumlar sergilemiştir. Avrupa, farklı olanı inceleme, bilimsel yöntemlerle anlama ve topluma entegre etme eğilimindeyken; İslam dünyasında farklılığın çoğu zaman tehdit olarak algılandığı ve yok edilmeye çalışıldığı gözlemlenmektedir. Bu yazıda, iki yaklaşımın felsefi temellerini, toplumsal sonuçlarını ve gelişim süreçlerindeki etkilerini ele almak istiyorum.

      Avrupa’nın Farklılığa Yaklaşımı: Merak, Bilim ve Entegrasyon

      Avrupa, özellikle Rönesans’tan itibaren, farklı olanı bir tehdit olarak görmekten ziyade, onu anlamaya ve dönüştürmeye yönelik bir merak geliştirdi. Bu yaklaşımın kökenleri, Antik Yunan’dan miras kalan sorgulayıcı düşünce geleneğine ve Aydınlanma Çağı’nın akılcılık vurgusuna dayanır. Kant’ın “sapere aude” (cesaretle bil) çağrısında yankı bulan bu tavır, bilgiye ulaşmak için sorgulama cesaretini gerekli kılar.

      Avrupa, farklı olanı ister bir fikir, ister bir birey, isterse bir teknoloji olsun, bilimsel yöntemle incelemeye tabi tuttu. Örneğin suçlu bireyler bile, modern Avrupa toplumlarında rehabilitasyon süreçleriyle topluma kazandırılmaya çalışıldı. Foucault’nun Hapishanenin Doğuşu adlı eserinde işaret ettiği gibi, modern ceza sistemleri cezalandırmaktan çok dönüştürme ve iyileştirme amacı taşır.

      Bu yaklaşım, Hegel’in diyalektik felsefesine benzer bir dinamikle işler: Tez (mevcut düzen), antitez (farklılık) ve sentez (yeni düzen). Avrupa, farklılığı yok etmek yerine senteze ulaşmanın bir aracı olarak gördü. Bilimsel devrim, sanayi devrimi ve demokratik kurumların gelişimi, bu yaklaşımın somut sonuçlarıdır.

      İslam Âleminde Farklılığa Yaklaşım: Statiklik ve Bastırma

      İslam dünyasında farklılığa yaklaşım, tarihsel olarak daha karmaşık bir tablo sunar. İslam’ın erken dönemlerinde, özellikle Abbasîler döneminde, farklı fikirler ve kültürler (Yunan felsefesi, Hint matematiği, Pers edebiyatı) hoşgörüyle karşılanmış ve entegre edilmiştir. Bağdat’taki Beytü’l-Hikme bunun en parlak örneğidir.

      Ancak ortaçağdan itibaren bazı İslam toplumlarında farklılığın tehdit olarak algılanması ve yok edilmesi eğilimi baskın hale gelmiştir. Bu anlayışın felsefi kökeninde, otoriteye dayalı bir epistemoloji ve değişime karşı statik bir dünya görüşü bulunur. Farklı olan, düzenin parçası değil, ona tehdit olarak görülür. Bu nedenle farklı fikirler sansürlenir, bireyler dışlanır, suçlular genellikle cezalandırılır; topluma kazandırma hedefi ikinci planda kalır.

      Spinoza’nın işaret ettiği “özgür düşünce”nin sınırlandırılması, yaratıcılığın ve yeniliğin engellenmesine yol açar.

      Gelişme Sorunsalı: Dinamizm ve Statiklik Arasında

      Avrupa’nın farklılığı kucaklayan tavrı, onun dinamik bir toplumsal yapı geliştirmesine imkân tanıdı. Bilimsel yöntem, farklı fikirlerin denenmesine ve en iyilerinin seçilmesine alan açtı. Toplumsal düzeyde de bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmeleri mümkün hale geldi.

      Buna karşılık İslam dünyasında farklılığın bastırılması, statik bir düzenin devamına yol açtı. Bu statiklik, yeniliklerin önünü kapatarak toplumu adeta bir entropiye mahkûm etti. Nietzsche’nin “üstinsan” kavramı burada anlam kazanır: Farklılık, bireyin ve toplumun kendini aşmasının aracıdır. İslam dünyasında farklılığın bastırılması ise, potansiyeli zincirleyen bir faktör haline gelmiştir.

      Sonuç: Farklılık ve Gelecek

      Avrupa’nın farklılığa yaklaşımı, onun bilimsel, teknolojik ve toplumsal ilerlemesini sağladı. Ancak bu yaklaşımın sömürgecilik gibi karanlık yönleri de oldu. İslam dünyası ise tarihsel olarak zengin bir çeşitlilik mirasına sahip olmasına rağmen, farklılığı tehdit olarak görme eğilimiyle kendi potansiyelini sınırladı.

      Felsefi düzlemde bu fark, açıklık ile kapalılık arasındaki gerilimde yatar. Avrupa, farklılığı sentez aracına dönüştüren açık bir sistem kurarken; İslam dünyası farklılığı kapalı bir sistemde tehdit olarak algıladı.

      Gelecekte İslam dünyasının gelişimi, farklılığa daha açık bir yaklaşım benimsemesine bağlıdır. Bu, hem bireysel özgürlüklerin hem de bilimsel düşüncenin önünü açacak bir zihniyet değişimini gerektirir. Avrupa’nın da farklılığı kucaklarken ortaya çıkan etik sorunları ele alması, sürdürülebilir bir ilerleme için elzemdir. İnsanlık, farklılığın bir tehdit değil, bir zenginlik olduğunu kabul ettiğinde, ortak geleceğimiz çok daha parlak olacaktır.

      EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ

      Yorum Yazın

      Yazarın Diğer Yazıları

      • Hatay'daki Aleviler İçin 29 Ekim:

        28 Ekim 2025
      • Türkiye’de Sosyal Devletin Dönüşüm Arayışı

        27 Ekim 2025
      • Kakistokrasi ve Aristokrasi: Günümüzdeki İşleyişi ve Karşılaştırması

        12 Ekim 2025
      • Dinî Söylem, Sanat ve Kadın Algısı: Beynin Suçla İmtihanı

        06 Eylül 2025
      • Kalite İçten Başlar, Dünyaya Yayılır

        27 Ağustos 2025
      • Zamanın Kuantum Gerçeği

        26 Ağustos 2025
      • Avrupa ve İslam Âlemi: Farklılığa Yaklaşım ve Gelişme Sorunsalı

        22 Ağustos 2025
      • Geleceğe Yönelik Sosyolojik Bir Perspektif: Toplumları Besleme Sanatı ve Kontrollü Gelişim

        19 Ağustos 2025
      • Ahlakiliğin Önkoşulu Olarak Özgürlük

        13 Ağustos 2025
      • Uzay Çağında Toplumsal Ahlak Nerede?

        06 Ağustos 2025
      • UZAY ÇAĞINDA ZEKÂNIN VE HAYALİN SINIRLARI

        19 Temmuz 2025
      • Üstün Zekânın Gölgesinde Gelişmemiş Bir Kalp

        17 Temmuz 2025
      • Okuyarak da Cahil Olursunuz

        16 Temmuz 2025
      • Klasik Meslekler, Yapay Zekâ ve Uzay Çağında Eğitimin Geleceği

        13 Temmuz 2025
      • Su Kaynaklarının Tükenmesi: Gerçek mi, Bahane mi?

        12 Temmuz 2025
      • Kent Sosyolojisi Perspektifinden Yoksulluk ve Konut

        04 Mayıs 2025
      • İnsanlık Vicdanını Yitirmesin

        11 Mart 2025
      • Deprem Bölgelerinde Maliyeti Yüksek Barakalar ve Tehlikeleri

        02 Mart 2025
      • Suriye’nin Gümrük Vergilerindeki Rekor Artış: Çimentoya %385,7 Zam

        19 Ocak 2025
      • İslamiyet ve Modern Zaman

        17 Aralık 2024
      • Korkunun Gölgesinde Ahlak ve Adalet

        21 Kasım 2024
      • Eşitsizliğin Gölgesinde Yapay Zeka

        15 Kasım 2024
      • Geleceğin Savaşsız Dünyasına Dair Bir Arayış

        29 Ekim 2024
      • Sığ Sistemlere Karşı: Genç Nesil Yeni Bir Dünya Arayışında

        16 Ekim 2024
      • Gelişen Bir Dünya İçin Eğitim: Fütürist Bir Perspektif

        09 Ekim 2024
      • Doğanın Sessiz Cevabı: İntikam Değil, Sadece Varlık

        01 Ekim 2024
      • Gelenekselci Sistemlerin Çöküşü ve Ortadoğu’nun Geleceği

        24 Eylül 2024
      • Cahillik mi Yoksa Kötü Eğitim mi Daha Zararlı?

        11 Eylül 2024
      • İyi Olmak Yetmez: Adalet, Öngörü ve Ahlak Üzerine

        20 Ağustos 2024
      • Aydınların Vizyon Eksikliği ve Toplumsal Bedeli

        30 Temmuz 2024
      • Vizyonsuzluk Halkı Mağdur Ediyor!

        30 Temmuz 2024
      • Toplum ve Medya İlişkisi

        04 Temmuz 2024
      • Hatay'da Alevi Toplumunun Ramazan Ritüelleri: Kazanlar Kaynıyor, Bereket ve Birlik Çağrısı Yükseliyor!

        09 Mart 2024
      • Cadılar Bayramında Ucuzluk, Deprem Bölgesinde Hayat Pahalılığı: Sistemin Çelişkileri

        04 Mart 2024
      • Hatay depreminin yıl dönümünde yaralar sarıldı mı?

        06 Şubat 2024
    • EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ
      Haberler
      • Mudanya Mütarekesi’nden Cumhuriyet’e: Bursa’nın Sessiz Zaferi
        Mudanya Mütarekesi’nden Cumhuriyet’e: Bursa’nın Sessiz Zaferi
      • Cumhuriyetin Kadınları: Atatürk’ün En Sessiz Devrimi
        Cumhuriyetin Kadınları: Atatürk’ün En Sessiz Devrimi
      • Cumhuriyet: Zamanın Aynasında Yeniden Doğan Bir Ruh
        Cumhuriyet: Zamanın Aynasında Yeniden Doğan Bir Ruh
      • Gelecek Olan Benim
        Gelecek Olan Benim
      • Uçurumun Eşiğinde
        Uçurumun Eşiğinde
      • Kimsenin İçinde Kötülük Düşünmüyorum
        Kimsenin İçinde Kötülük Düşünmüyorum
      • Hatırın Var
        Hatırın Var
      • Varım de
        Varım de
      • İzmir’de Tasarımın Kalbi “Dirlik”le Atıyor!
        İzmir’de Tasarımın Kalbi “Dirlik”le Atıyor!
      • Elif Şiirler
        Elif Şiirler
      İstanbul nöbetçi eczaneleri
      Bizi takip edin
      • facebook
      • Twitter
      • İnstagram
      • Youtube
      EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ
  • EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ
    • Künye
    • Kvkk Aydınlatma Metni
    • Çerez Politikası
    • Topluluk Kuralları
    • Yazarlar
    • Yazıların Sorumluluğu
    • İletişim ve Sosyal Medya
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
  • facebook
  • Twitter
  • instagram
  • Linkedin
  • Youtube
© 2017 e-magazin.tv Tüm Hakları Saklıdır.
  • Haber Gönder
  • Firma Ekle
  • İlan Ekle
Haber Yazılım