Yorumlar
Murat Çirit
Ekolojik sistem dersleri müfredata konulması lazım, artık her şeyin temeli eğitim sadece okullar değil sanayi kuruluşlar, esnaf ve sanatkarlar,medya vs.top yekün bir hamle lazım

Medeniyetlerin beşiği Antakya’da, kentin kalbi sayılan Asi Nehri bir kez daha ağır bir kirlilik baskısı altında. Doğal güzelliği, tarihsel hafızası ve kültürel kimliğiyle yüzyıllardır şehre hayat veren Asi, bugün insan eliyle açılan yaraların yükünü taşımakta zorlanıyor.
Antakya Çevre Koruma Derneği’nin gazetemize ilettiği görüntüler, kentte uzun süredir konuşulan çevresel kaygıları yeniden gündemin merkezine taşıdı. Son günlerde Sayın Valinin yakından takip ettiği, Asi Nehri’nin doğal dokusunu güçlendirmeyi ve şehre modern bir peyzaj kazandırmayı amaçlayan proje umut yaratırken, aynı anda ortaya çıkan bu görüntüler kamuoyunda haklı bir şaşkınlık yarattı.

Derneğe ulaşan görüntülerde, Antakya Belediyesi’ne ait çöp toplama araçlarının Asi Nehri kıyısında yıkandığı, açılan bir kanal aracılığıyla kirli suyun doğrudan nehre aktığı açıkça görülüyor. Kent merkezinde modern bir peyzaj projesi yürütülürken, şehrin girişinde sanayi sitesinin Asi’ye bakan bölümünde yaşanan bu kirlilik, “Bu nasıl bir çelişki” sorusunu beraberinde getiriyor.
Asi Nehri, Suriye’den Türkiye’ye giriş yaptığı noktada dahi biyolojik ve kimyasal kirlilik açısından kritik seviyelerde bulunuyor. Üzerine bir de yerel uygulamalarla eklenen bu yük, nehrin ekosistemini geri dönüşü olmayan bir noktaya sürüklüyor.
Dernek yetkilileri, deprem öncesi çözülemeyen çevresel sorunların deprem sonrası daha da ağırlaştığını belirtiyor. Moloz dökümüyle başlayan asbest ve kimyasal riskler, bugün şehrin kanalizasyon sisteminin büyük ölçüde Asi Nehri’ne akmasıyla birleşmiş durumda. Kentin göz bebeği Asi, adeta kaderine terk edilmiş bir görüntü veriyor.
2006 yılında yürürlüğe giren Çevre ve Atık Yönetimi Yasası, atık suların doğaya bırakılmasını açıkça yasaklıyor. Buna rağmen Asi Nehri’nin bulanıklaşan suyu, azalan ışık geçirgenliği ve düşen oksijen seviyesi, içindeki canlı yaşamı ciddi bir tehlikeye sürüklüyor. Nehirdeki ekosistem, her geçen gün biraz daha nefessiz kalıyor.
Antakya, binlerce yıllık kültürlerin bir arada yaşadığı bir şehir. Bu toprakların ruhu, doğayla uyumlu yaşamın inceliklerini tarih boyunca bize fısıldadı. Asi Nehri ise bu ruhun en güçlü sembollerinden biri. Bugün yaşanan kirlilik, yalnızca bir çevre sorunu değil; aynı zamanda kültürel bir hafıza kaybı, bir kimlik erozyonu anlamına geliyor.
Doğa ile uyumlu yaşam, artık romantik bir ideal değil; Antakya’nın geleceği için zorunlu bir yol. Nehirlerin, ağaçların, kuşların ve toprağın korunmadığı bir şehirde modern peyzaj projeleri ne kadar estetik olursa olsun, ruhunu tamamlayamaz.
Antakya Çevre Koruma Derneği Yönetim Kurulu, yaptığı açıklamada şu ifadeleri vurguluyor:
“Bu görüntüler medeniyetler şehri ilimize yakışmıyor. Asi Nehri’nin kaderi, ihmale ve kirliliğe terk edilemez. Kentimizin doğası, tarihi ve kültürü için sorumluluk almaya devam edeceğiz.”

Yorum Yazın