Yorumlar
SİMAY TOPRAK
HOCAM, YİNE GÜZEL BİR YAZI

Doyurulmamış insan tehlikeli insandır, eksiktir ve hep açtır. Eğer bu tür insanların yolu bir gün düze çıkar ve elindeki güçle bütün ihtiyaçlarından fazlasını elde edecek imkanlara sahip olursa o açlığı hayatının her zerresinde tamam etmeye çalışır. Burada tek kural vardır, elindeki gücü kaybetmemek ve mevcut durumu korumak, mümkünse yükseltmek ama asla mevcut durumun altına düşmemek.
Doyurulmamış insan; bir kalıbın, inancın, değerlerin, ekonomik eksikliğin, ruhsal karmaşıklığın, mahalle baskısının, düşüncelerine çerçeve çizilmiş ve yapılmaması gereken kuralların, yapılması gereken eylemlerin içine doğmuş insandır. Bu tip insan karakterlerinde, toplumun genelini ilgilendiren unsurlar, hayatlarının görünen yüzünde her daim vardır ve ön plandadır. Asla bunlardan taviz vermezler ama asla aksi yönünde de görünmezler. Mesela inançlar; dünyanın kuruluşundan bu güne kadar bu tip insanların en büyük argümanıdır. Öylesine büyük bir imgedir ki bu, büyük büyük kitleleri kontrol etmek, yönlendirmek hatta canını hiçe saydırmak çok kolaydır bu imgede. Hele de kendisinin inançlı olduğunu, gerçekten inançlı olan kişilere anlatmayı başarması durumunda. Böyle bir durumda saf inanç sahipleri, sahibi belleyip inancının suretine bürünmüş güç sahiplerinin kölesi olurlar. Kullanılmaya çok müsait olan bu güruh, artık kimin ne söylediği ile ilgilenmez, inancının bile ne emrettiği artık önemsizdir sahibinin sözü karşısında. İstediği kıvama gelmiş toplumda sahip, artık nurani bir cismi olan ama sallanan kafasıyla ağzından sağa sola salyalar saçılan doymamış bir tanrı olmuştur. Vakit artık ektiğini biçme zamanıdır bu tanrı için. Tehlike başlamış inancın, insanın, ahlakın, acının, yaşamın ve ölümün bir önemi kalmamıştır. Ahlakın ve inancın perdesini kaldırmış, açlıktan kuduran bu tanrı, sınırsız gücüyle tüm toplum adına özgürlüğünü kullanacak fakat sadece kendini doyuracaktır. İlk etapta toplum yeni olduğunu düşündüğü, ardını bilmediği şeylerle hoşnut olacak, akan salyalardan Tanrı'nın yediklerini yalayıp ilâhi bir iç huzur bile yaşayacaktır. Ona erişmek için birbiriyle yarışacak, ona değen ihya olacaktır. Böyle devam eden bu durum, bir süre sonra aklını başında tutan birkaç kişiyi rahatsız etmeye başlayacaktır. Aslında doymamış tanrı ; sadece kendini düşünen, başka hiçbir değeri yüceltmeyen bencil bir figür olacaktır onlar için. Ama gel gör ki kimse bu birkaç meczuba inanmayacak aforoz edeceklerdir onları toplumdan. Herkes yoluna devam edecek doymak bilmeyen tanrı daha da doyumsuz olacaktır. Toplum içinden birkaç homurtu duyulsa da kimse meczup olmak istemeyecek sessizce hayatın devam eden toplumsal tükenmişliğini izleyeceklerdir. Zaman geçtikçe çoğalan homurtular olsa da artık korku tanrının dişlerinin arasından süzülen zulüm olacak ve asla kimse ses çıkarmaya bile cüret edemeyecektir. Birkaç kişi içten içe çoğalıp bir koro oluştursa da ne sözlerinin hükmü, ne de onları açıktan, korkmadan dinleyen seyircileri olmayacaktır. Diğer taraftan toplumun büyük kesimi uyuşmuş beyinlerinden bir anlık ayrılıklar- aydınlanma- yaşadığında, inançlarının eski inançları olmadığını, toplum için Tanrı'nın lütfu olan şeylerin Tanrı'nın zevki olduğunu, çocuklarını feda ettikleri değerlerin Tanrı'nın çıkarına olduğunu, yapılan her eylemin, söylenen her sözün, yapılan her düzenlemenin nedeni ve sonucunun Tanrı'nın güç devşirdiği argümanları olduğunu anlayıp kayıplarına bakmadan elinde kalan birkaç şeyi kaybetmeden ve canından olmadan, o yolun yolcusu görünerek sessizce beklemeleri gerektiğini anlayacaklardı.
Artık çok geç olmuş tanrı insan olamayacak kadar büyümüştü ve insanoğlu asla bir tanrıyı öldüremezdi. O da ölmeyecekti bir insan elinden ama gitmeyecekti de insan ehlinin yaşam sürdüğü hiçbir yerden. Gidemezdi çünkü, dedim ya en tehlikeli olan doymamış insanların korkusu elindeki gücü kaybetmek olacaktır diye. Tanrı da öyle yaptı, kendi kendini
öldürmedi ve var olan gücünü bırakıp gitmedi. İşte o zaman Tanrı'nın gerçek yüzü; kuralsız, lütufsuz, değersiz, adaletsiz, merhametsiz ve kanlı oldu.
Sonuç olarak ne kadar yerse o kadar açlık çeken doyurulmamış insan profilleri toplumun geneline yayılmış sinsice vaktini bekleyen sırtlan gibi avını ya da avlarını gözüne kestirmektedir. Sırası geldiğinde ise bireysel ayrımlardan uzak, toplumsal alanın en vahşi sırtlanı olurlar. Bu tip doyurulmamış insanlar adeta bir bukalemuna benzer ve bu özellikleri ile geniş kitlelerin tabana yayılmış tüm zaaflarını masalarının mezesi yaparlar. Bu nedenle en uzak durulması gereken karaktersiz kişilikler de bunlardır.
Tabi ki tüm bunlar zihinsel yeterlilik veya yetersizlikle alakalıdır. Eğer zihin yeterli derecede ahlaklı ve bazı değerlere sahipse bu tip doyurulmamış insan profillerinde bile kişi ya da toplumsal zarar minimuma inmiş demektir. Aksi halde açlığın insan doğasında var olan doymayışı bireyselde ve toplumsal alanda bütün topluma yayılıp herbir birey ve her toplum doyması mümkün olmayan tek bir bedene dönüşecektir. Bu ise insanlığın sonu, dünyanın yeniden doğuşu ya da insan evrimin tekrardan başlaması ile mümkündür

Yorum Yazın