• GANDHI’NIN DOKTRINLERI VE ŞIDDETSIZLIK VE TOPLUMSAL ADALET ÜZERINE
      GANDHI’NIN DOKTRINLERI VE ŞIDDETSIZLIK VE TOPLUMSAL ADALET ÜZERINE
      02 Ekim 2024 14:40
      Son Güncelleme:02 Ekim 2024 14:40
      Uzm. Pedagog. Ferah Diba İzgi

      “Herkesin iyiliği, tek bir insanın iyiliği kadar değerlidir”der Ruhani filozof Manhatma Gandhi

       

      Gandhi’nin hayatı ve felsefesi, benim için derin bir ilham kaynağı oldu. Onun, adaletsizlik karşısında bile şiddetten uzak durma ilkesi ve toplumun her kesimine hitap eden evrensel değerleri, şiddetsiz direnişin gücünü ortaya koyuyor. Şiddetsizlik (ahimsa), gerçeğe bağlılık (satyagraha), özdenetim (brakmacharya), kendi kendine yeterlilik (swadeshi), herkesin iyiliği (sarvodaya) ve ekolojik denge doktrinleri Gandhi’nin felsefesinin temel taşlarıdır ve benim hayatımda da derin izler bırakmıştır.

       

      1869’da Hindistan’ın Gujarat bölgesinde doğan Gandhi, genç yaşta Londra’da hukuk eğitimi aldı. Ardından Güney Afrika’da Hint göçmenlere yönelik ayrımcılıkla karşılaşarak adaletsizliğe karşı mücadelesini başlattı. Burada geliştirdiği satyagraha, yani gerçeğe bağlılık ilkesi, hem Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinde hem de dünyadaki diğer özgürlük hareketlerinde bir rehber oldu. Bu ilkeye göre, bir insanın gerçeğe olan inancı, onu her türlü baskı ve şiddet karşısında dik tutabilir. Gandhi’nin dediği gibi: "Gerçek benim Tanrım'dır. Şiddetsizlik bu Tanrı'ya ulaşmanın aracıdır."

       

      Bu felsefe, Gandhi’nin tüm yaşamını şekillendirdi. Hindistan'a döndüğünde, bağımsızlık mücadelesinde şiddetsizlik (ahimsa) ilkesini temel aldı. Ona göre, şiddet yalnızca geçici zaferler getirebilir, ancak ahimsa, insanların gerçek doğasına ve adalete uygun bir yaşam kurmasına yardımcı olur. Gandhi’nin "Göz göze, dişe diş tüm dünyayı kör eder" sözü, şiddetin insanlığı felakete sürükleyeceğini vurgular. Gerçek özgürlük ile ilgili olarak da "Gerçek özgürlük, başkalarının özgürlüğünü tanımakla başlar." diyerek, bireylerin özgürlüğünün, başkalarının haklarına saygı gösterilmesiyle mümkün olduğunu belirtmiştir.

       

      Gandhi’nin en temel doktrinlerinden biri olan sarvodaya, yani herkesin iyiliği, toplumun her bireyinin refahını öncelikli kılmayı hedefler. Gandhi, toplumsal adaletin ancak herkesin iyiliği gözetilerek sağlanabileceğine inanırdı. “Bir bireyin mutluluğu, toplumun bütün bireylerinin mutluluğuna bağlıdır.” diyerek, bireysel çıkarların, toplumsal bütünlüğü tehdit etmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu yaklaşım, onun politik ve sosyal mücadelesinin merkezinde yer alır ve toplumun tüm kesimlerinin, özellikle de marjinal grupların haklarını koruma çabasını ifade eder.

       

      Swadeshi ilkesine dayanan ekonomik görüşleri de oldukça önemliydi. Gandhi, toplumun kendi ayakları üzerinde durmasını savundu ve Hindistan halkını kendi üretimlerine yönlendirdi. Kendi kıyafetlerini pamuk çıkrığında dokuması, sembolik bir direnişten öte, özdenetim (brakmacharya) ve   anlayışının bir yansımasıydı. "Dünya, herkesin ihtiyacını karşılayacak kadar büyük, fakat açgözlülüğünü karşılayacak kadar büyük değil" diyerek, sade bir yaşam sürmenin önemini vurguladı.

       

      Gandhi’nin felsefesinde ayrıca ekolojik dengeye dair derin bir bilinç de bulunur. Doğayla uyum içinde yaşama ve doğal kaynakları sorumlu bir şekilde kullanma ilkesini savunurdu. O, insanların doğadan ihtiyacından fazlasını almaması gerektiğini, çünkü doğanın kendini yenileyebilmesi için bir denge içinde olması gerektiğini vurgulardı. Gandhi’nin düşüncesine göre, insanların doğayı sömürmesi, ekosistemin bozulmasına ve sonuç olarak toplumların zarar görmesine yol açar. Bu bağlamda, Gandhi’nin "Dünya, herkesin ihtiyacını karşılayacak kadar büyük, fakat açgözlülüğünü karşılayacak kadar büyük değil" sözü, sadece ekonomik adaleti değil, doğayla sürdürülebilir bir ilişki kurmayı da ifade eder. Sade yaşam ve minimal tüketim ilkesini benimseyen Gandhi, insanın doğayla uyum içinde yaşaması gerektiğine inanırdı.

       

      Gandhi’nin en etkileyici yanlarından biri de Hindistan’ın bağımsızlığını kazandıktan sonra bile toplumsal huzuru ve birliği sağlamaya çalışmasıydı. Hindular ve Müslümanlar arasındaki çatışmaları sona erdirmek için açlık grevlerine girerek iki toplumu uzlaştırmaya çalıştı. Şuan Gandhi’nin felsefesi ve öğretileri dünya genelinde milyonlarca insan için ilham kaynağı olmaya devam etti.

       

      Onun şiddetsizlik, gerçeğe olan bağlılık, toplumsal adalet, sade yaşam ve ekolojik denge konusundaki felsefesi, benim hayatımda ve düşünce dünyamda büyük bir yer edindi. Gandhi’nin yaşamı boyunca savunduğu bu evrensel değerler, sadece politik bir mücadele stratejisi değil, aynı zamanda insanlığın ortak bir ahlaki ve ekolojik sorumluluk yolculuğunun parçasıdır.

       

       

      GANDHI’S DOCTRINES AND ON NON-VIOLENCE AND SOCIAL JUSTICE

       

      “The good of all is as valuable as the good of a single person,” says spiritual philosopher Manhatma Gandhi

       

      Gandhi’s life and philosophy have been a deep source of inspiration for me. His principle of non-violence even in the face of injustice and his universal values ​​that appeal to all segments of society reveal the power of non-violent resistance. The doctrines of non-violence (ahimsa), commitment to truth (satyagraha), self-control (brakmacharya), self-sufficiency (swadeshi), the good of all (sarvodaya) and ecological balance are the cornerstones of Gandhi’s philosophy and have left a deep mark on my life.

       

      Gandhi, who was born in 1869 in the Gujarat region of India, studied law in London at a young age. Then, he began his struggle against injustice when he encountered discrimination against Indian immigrants in South Africa. The principle of satyagraha, or commitment to truth, that he developed here, became a guide both in India's struggle for independence and in other freedom movements around the world. According to this principle, a person's belief in truth can keep him upright against all kinds of oppression and violence. As Gandhi said: "Truth is my God. Nonviolence is the means to reach this God."

       

      This philosophy shaped Gandhi's entire life. When he returned to India, he based his struggle for independence on the principle of nonviolence (ahimsa). According to him, violence can only bring temporary victories, but ahimsa helps people establish a life in accordance with their true nature and justice. Gandhi's words, "An eye for an eye, a tooth for a tooth will blind the whole world," emphasize that violence will lead humanity to disaster. Regarding true freedom, he said, "True freedom begins with recognizing the freedom of others," indicating that the freedom of individuals is possible by respecting the rights of others.

       

      One of Gandhi's most fundamental doctrines, sarvodaya, or the good of all, aims to prioritize the well-being of every individual in society. Gandhi believed that social justice could only be achieved by considering the well-being of everyone. By saying, “The happiness of an individual depends on the happiness of all members of society,” he emphasized that individual interests should not threaten social integrity. This approach was at the center of his political and social struggle and expressed his efforts to protect the rights of all segments of society, especially marginalized groups.

       

      His economic views based on the principle of Swadeshi were also very important. Gandhi advocated that society should stand on its own feet and directed the people of India to their own production. Weaving his own clothes on a cotton spinning wheel was a reflection of his self-control (brakmacharya) and understanding, rather than a symbolic resistance. He emphasized the importance of living a simple life by saying, “The world is big enough to meet everyone’s needs, but not big enough to meet everyone’s greed.”

       

      Gandhi’s philosophy also includes a deep awareness of ecological balance. He advocated the principle of living in harmony with nature and using natural resources responsibly. He emphasized that people should not take more than they need from nature, because nature needs to be in balance in order to renew itself. According to Gandhi, human exploitation of nature leads to the degradation of the ecosystem and, as a result, to the harm of societies. In this context, Gandhi's words, "The world is big enough to meet everyone's needs, but not big enough to meet everyone's greed" express not only economic justice but also establishing a sustainable relationship with nature. Adopting the principle of simple living and minimal consumption, Gandhi believed that humans should live in harmony with nature.

       

      One of Gandhi's most impressive aspects was that he tried to ensure social peace and unity even after India gained independence. He tried to reconcile the two communities by going on hunger strikes to end the conflicts between Hindus and Muslims. Gandhi's philosophy and teachings continue to be a source of inspiration for millions of people around the world.

       

      His philosophy of non-violence, devotion to truth, social justice, simple living and ecological balance have had a great place in my life and in my world of thought. These universal values ​​that Gandhi defended throughout his life are not only a political struggle strategy, but also part of humanity's common moral and ecological responsibility journey.

      EDEBİYAT MAGAZİN GAZETESİ

      Yorum Yazın

    • SüperLig Puan Durumu
      TakımOAP
        O A P
      1.HESAP.COM ANTALYASPOR 0 0 0
      2.BEŞİKTAŞ A.Ş. 0 0 0
      3.CORENDON ALANYASPOR 0 0 0
      4.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 0 0 0
      5.FATİH KARAGÜMRÜK A.Ş. 0 0 0
      6.FENERBAHÇE A.Ş. 0 0 0
      7.GALATASARAY A.Ş. 0 0 0
      8.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 0 0 0
      9.GENÇLERBİRLİĞİ 0 0 0
      10.GÖZTEPE A.Ş. 0 0 0
      11.İKAS EYÜPSPOR 0 0 0
      12.KASIMPAŞA A.Ş. 0 0 0
      13.KAYSERİSPOR FUTBOL A.Ş. 0 0 0
      14.KOCAELİSPOR 0 0 0
      15.KONYASPOR 0 0 0
      16.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 0 0 0
      17.SAMSUNSPOR A.Ş. 0 0 0
      18.TRABZONSPOR A.Ş. 0 0 0
      İstanbul nöbetçi eczaneleri