Yemen'deki çatışma, artık sadece iç savaş olmaktan çıktı; yıllar içinde, Suudi Arabistan sınırında sallanan, ülkenin ulusal güvenliğini ve bölgesel istikrarını tehdit eden bir saatli bombaya dönüştü. Riyad liderliğindeki Arap Koalisyonu'nun, Husilere karşı uluslararası kabul görmüş hükümeti desteklemek için Mart 2015'te müdahalesinden bu yana, Yemen, bölgesel "nüfuz mücadelesi" için ana bir sahne haline geldi. Ancak, bu müdahalenin maliyeti ve arkasında bıraktığı zorluklar, açıklanan hedeflerin çok ötesine geçti.

Birinci Bölüm: Jeopolitik – Yıpranmış Komşu
Yemen ve Suudi Arabistan arasındaki ilişki, karmaşık, tarihi ve coğrafi bir bağa sahiptir. İki ülke uzun ve istikrarsız bir sınırı paylaşıyor ve Yemen, Babülmendep Boğazı'ndaki stratejik konumu nedeniyle Krallık için stratejik bir derinlik oluşturuyor. "Suudi Arabistan'ın Geçici Saatli Bombası" başlığı, bu ikilemi özetlemektedir: Çatışmalar, insani krizler ve silahlanma ile dolu mevcut haliyle Yemen, Suudi Arabistan için yavaş yavaş patlayan varoluşsal bir tehlikeyi temsil etmektedir:
* Sürekli Güvenlik Tehdidi: Krallık içindeki hayati ve sivil tesislere yönelik sınır ötesi füze ve insansız hava araçlarının fırlatılmasının devam etmesi.
* Karşıt Bölgesel Nüfuzun Yükselişi: Yemen'in kuzey bölgelerinin, Krallık'a düşman bölgesel taraflarla bağlantılı gruplar için bir operasyon üssüne dönüşmesi, Riyad'ı maliyetli ve doğrudan bir karşı karşıya getirmektedir.
* Sınır Yükü: Çatışma ortamında sınırların yönetimi ve güvenliğinin sağlanması, devasa askeri ve ekonomik kaynakların tükenmesini gerektirmektedir.

İkinci Bölüm: Müdahalenin Ağır Bedeli
Savaşın sonuçları, doğrudan askeri operasyonların etkilerini aşarak ekonomik, insani ve siyasi (iç ve dış) yönleri kapsamıştır.
* Ekonomik ve Askeri Tükenme: Krallık, savaş için, operasyonların doğrudan finansmanı, Yemen hükümetine destek ve insani yardım sağlamanın yanı sıra, sınır güvenliğini sağlamanın insani ve lojistik maliyetleri dahil olmak üzere ağır bedeller ödemiştir.
* Uluslararası İtibar: Riyad, Yemen'deki insani krizle ilgili uluslararası alanda yaygın eleştirilere maruz kalmış, bu da imajını ve diğer konularda diplomatik hareket yeteneğini etkilemiştir.
* Askeri Çözümde Başarısızlık: Yıllar süren müdahalenin ardından Koalisyon, tam bir askeri çözüme ulaşamamış, bu da Krallığı stratejisini yeniden değerlendirmeye ve doğrudan müzakere yollarına yönelmeye zorlamıştır.
Üçüncü Bölüm: "Risk Yönetimi" ve Müzakerelere Yöneliş
Son yıllarda Suudi Arabistan, "çözüm" stratejisinden "risk yönetimi" ve kapsamlı bir siyasi çözüme doğru net bir dönüş sergiledi. Bu dönüşüm, Suudi güvenliğinin Yemen'deki istikrarla ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğunun ve çözümün sadece askeri olmadığının anlaşılmasını yansıtmaktadır.
* Diplomatik Yol: Bölgesel ve uluslararası himaye altında Husilerle doğrudan ve dolaylı müzakerelerin yoğunlaştırılması.
* Kalkınmaya Odaklanma: Tehdidi "içerme"nin uzun vadeli bir stratejisinin parçası olarak güney ve doğu bölgelerinde istikrar ve kalkınmayı desteklemeye yönelme.
* Ateşkesi Kalıcılaştırma: Kırılgan ateşkesi, Yemenliler arası siyasi bir çözüme zemin hazırlamak üzere kalıcı bir ateşkese dönüştürme çabaları.

Sonuç: Şartlı Barışın Geleceği
Yemen'i "Geçici Saatli Bomba" olarak tanımlamak, ne savaş ne de barış durumunun devam edemeyeceği gerçeğini vurgulamaktadır. Adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmadaki her gecikme, iç bölünmeleri beslemekte, silahlı grupların nüfuzunu artırmakta ve Suudi Arabistan üzerindeki güvenlik tehditlerini biriktirmektedir. Krallık'ın bu çıkmazdan kurtulması, Yemen'in egemenliğine ve birliğine saygı gösterirken, kendi güvenlik çıkarlarını güvence altına alan yorulmak bilmez bir diplomatik çalışma gerektirmektedir. Yemen'in barışı, Suudi Arabistan'ın gerçek güvenlik vanasıdır ve tüm "kriz yönetimi" çözümleri, bombanın patlama süresini uzatmaktan başka bir şey değildir.