• 15 Temmuz 2024 12:05
      Son Güncelleme:15 Temmuz 2024 12:05
      ŞAİR BABA Dr. BARBAROS İRDELMEN
      45

      KÖPEK KORKUSU

      BARBAROS İRDELMEN

       

      Köpekten çok korkardım. Çocukken anlatılan kuduz köpek hikâyeleri, gazete haberleri,

      kuduz iğnesi olan kişilerin olumsuz hikayeleri beynimde üniversite öğrencisiyken köpek korkusu olgusunu kuvvetle yerleştirmişti.

      Tıp fakültesi öğrencisiyken, köpek ısırma vakalarında ilk müdahaleden sonra Pasteur Enstitüsünden serum temin etmelerini, bulurlarsa Avrupa iğnenin daha etkili olacağını söylerdim.

      Yıllar geçti mezun oldum, mesleğe yurt dışında başladım. Bir gece nöbetinde hastaneye

      köpek ısırma vakası geldi. Köpek ısırıp kaçmış, karantina şansımız yoktu. İlk müdahalemi ve

      pansumanını yaptıktan sonra hemşireye; hastaya kuduz iğnesi de yapalım dedim. Hemşire aradı ilaç dolabını, bulamadı koştu gece hastanenin eczanesini açtı, buzdolabındaki aşı serum

      ilaç hepsine baktı, bulamadım doktor bey dedi, yok.

      Ben de hastayı eve gönderirken, sabah tekrar gelmesini, kuduz iğnesi yapılması gerektiğini söyledim.

      Ertesi gün kırk yataklı servisimde normal vizitemi yaparken cerrahi servisinin bölüm başkanından telefon geldi:

      - Dr. İrdelmen, lütfen gelir misiniz?

      Asistanlıkta ilk yılım, arayan ise yılların profesörü, aslında normal bir şey değil, bir profesör asistanı doğrudan aramaz, çok önemli bir durum olmalı, heyecanla merdivenlerden indim, cerrahi acile yöneldim. Aklımdan bir sürü karamsar düşünce film gibi hızla geçiyor. Profesörün kapısında bir an durdum, sonra cesaretimi toplayıp kapısını çaldım;

      -Hocam beni çağırdınız

      - Girin, dedi, Hoca.

      Gözlüklerinin arkasında kocaman olmuş gözleriyle belli ki son derece endişeli, bana bakarak;

      - Dr. İrdelmen, siz dün gece nöbetinizde bir hastada kuduz vakasından şüphelenmişsiniz?

      Konu anlaşıldı, rahatladım.

      - Hocam, aslında şüphelenmedim, ama hastayı köpek ısırmıştı, tedbir olarak bu gün için tekrar gelmesini ve kuduz iğnesi olması gerektiğini söyledim. Gece hemşire hanım iğneyi bulamadı, yapamadık.

      - Dr. İrdelmen dedi, hoca, endişeyle tekrar sordu  hastada kuduz belirtileri var mıydı?

      - Hayır hocam dedim, köpek hastanın bacağını ısırdıktan sonra kaçmış, hasta da on dakika

      içinde hastaneye gelmiş, ben gereken müdahaleyi yaptım. Kuduz ile ilgili hiçbir bulgu yoktu.

      Hoca da rahatladı, endişesi azaldı, normalleşmiş bakışıyla;

      - Doktor, dedi, 300 yıldır ülkemizde kuduz vakası yok, bu sebeple ne aşısı var ne de serumu.

      Gerçekten şüphelenmiş olsaydınız çok farklı bir durum olacaktı, tüm ulusu tehdit edecek,  endişelendirecek bir durum ortaya çıkabilirdi.

      Teşekkür etti, ben de teşekkür ettim, odadan çıktım. Odadan çıktım ama kuduzla ilgili düşüncelerim allak bullak olmuştu. Avrupa’da Kuduz aşısı serumu yokken, ülkemde yıllardır ve hala yaşanan paranoya neydi?

      İlerleyen yıllarda, köpeklerin, insanlardan daha titiz denetim altında olduklarını, kimlik ve aşı karnelerinin bulunduğunu hayretler içinde öğrendim. Bu olay 1975 yılında, yani kırk dokuz yıl önce başımdan geçti.

       

      Kirada oturduğumuz apartmanda kapı komşum bir fabrikada müdür. Hayvanları, özellikle köpekleri çok seviyor. Hafta sonları fabrikadan farklı köpek getiriyor, çeşitli köpekleri varmış. Köpekler cüsseli, bazıları benden daha iri. Bizim çocuklar o zaman daha küçükler en büyüğü okula yeni başlamış, eşim ben, köpekten hepimiz korkuyoruz.

      Eve geldim, sıcak bir gün, apartman girişine kalın zincirle bağlanmış aslana benzer bir hayvan boz kızıl arası bir renkte dili bir karış dışarıda salyaları akıyor, sakin mermere uzanmış. Ben diyeyim 90 kilo siz deyin 120 kilo yeleli cüsseli bir hayvan. Giremedim binaya, beni gördü, göz göze gelmekten korkuyorum kapıdan giremem, mümkün değil. Biraz yürüdüm, binayı geçerken komşum seslendi, arkamdan, binanın içindeymiş, apartmanın giriş kapısından çıktı, hayvanı görünce, kendisini fark etmemişim ayıp oldu ama,

      - Doktorum merhaba, görüşemiyoruz.

      Biraz rahatladım, neyse şimdi sahibi var arkamda, hayvan saldırır ısırmaya kalkarsa bir şeyler yapar artık diyorum içimden, gerçi zinciri filan kopartır bu hayvan, hem durum böyleyken nasıl sık görüşebiliriz ki…

      Döndüm,

      - Özkan Bey, merhaba dedim, hayvan sizin galiba, ne cins bir hayvan.

      - Köpek, dedi.

      - Bu nasıl köpek ben ilk kez böyle bir köpek görüyorum

      - Nadir bir cins, dedi, Mastif kırma

      - Eh iyi ya köpek madem

      - Çok iyidir, iyi huyludur tanıdıklarına, siz korktunuz galiba

      Korktuğum her halimden belli, gencim o zaman kovalamaya kalkarsa kaçıp üstüne çıkıp durabileceğim yakın bir yer veya tırmanabileceğim bir ağaç bakıyorum. Sesimi gayretle titretmemeye çalışıyorum, korktuğumu anlarsa yandım.

      - Gelin gelin dedi komşum, uzak durmayın gelin sizi tanıştırayım, yalnız sakın kaçmaya kalkışmayın, şansınız olmaz.

      Çattık, şimdi ne olacak.

      - Başka zaman tanışsam

      - Çekinmeyin gelin, sizi tanısın istiyorum, tanımadıklarına karşı çok serttir. Özkan Bey'le aslında yeni tanıştık, birkaç aydır hanımı çocuklarıyla merhabamız var, henüz birbirimize ziyaretimiz yok, huyunu suyunu bilmeden komşumun şimdi bir de bu tehlikeli köpekle tanışma durumu… Keşke eve daha mı geç gelsem, işten bundan sonra biraz geç mi çıksam, karışık düşünceler geçiyor kafamdan

      - İsmi ne?

      - Şah

      - İsmi cüssesiyle uyumluymuş

      Komşumla yan yana binanın önünde duruyoruz, normal bir tonda konuştuğumuz için Şah gerilmedi ama kalktı mermerden yanımıza doğru yavaş adımlarla gelmeye başladı Eyvahlar olsun ne yapacağım ben şimdi, doktor kaçtı mı dedirteyim bütün mahalleye. Yanımızda durdu, zinciri düşündüğümden uzunmuş, arka ayakları üzerinde yaylandı ani bir hareketle gövdesinin ön kısmını havaya kaldırarak ön ayaklarını Özkan Beyin göğsüne koydu, kafası ikimizin kafasından büyük, Özkan Bey 1;80 var benden uzun, Şah ondan da uzun, ağzı aralık dişleri bahçe çapasının sivri uçları kadar var, kolu da bacağı da yakaladığı yerden kopartır, kalbim daha da hızlandı, bana uzansa boynumdan yakalarsa galeta yer gibi kırar.

      - Uzatın elinizi, dedi komşum, koklasın sizi

      Ben mi elimi uzatacağım, kaçmaya yer arıyorum

      - Uzatın uzatın dedi, korkmayın

      İyi de, el kol benim, uzatım elimi Özkan Beyin omzuna doğru, bir hamlede yakalarsa yakalar, yakaladı mı, sonrası zaten gitti gider. Uzattı başını Şah yavaşça, o an ürkütmedi, sanırım anlamıştı ondan çok korktuğumu kokladı elimi, bana da bir cesaret geldi cici köpek uslu köpek dedim, okşadım başını.

      Komşumun göğsündeki ellerini kaldırdı yavaşça yere indi, belime geliyor Şah, bir itse devirir beni, ayaklarımı kokladı, tanıştık galiba, bana bir şey yapmayacak sanki

      Başını bacaklarımın arasına soktu, yine kokladı, bu ne şimdi, güzel güzel gidiyordu, eyvah takımlar da orada, döndü arkama burnu kıçımda, kokluyor, kıpırdayamadım

      Komşum;

      - Tanıştınız doktor bey, dedi, artık o sizin dostunuz, köpeğin dili kuyruğundadır, dik ve sağa sola oynuyorsa neşesi yerindedir oynamak ister, ama dedi, bir köpek kuyruğunu kısar ve hareket ettirmez ise işte o zaman korkmalısınız. Sonra Şah geldi sere serpe yattı önüme kuyruğu havada, sağa sola hareketli koca hayvan istiyor oyna oynasana benimle.

      Oynadım… En çok karnını kaşımamı sevdi. Ne büyük keyifmiş insanın kendinden büyük bir köpekle oynaması, aşık oluyor insan,

      - Özkan Bey, önümüzdeki hafta sonu Şah’ı yine getireceksiniz değil mi?

      Hafta sonunu bekleyemedim, hafta arası fabrikada ziyaret ettim, beni görünce nasıl zıplıyor

      sevinçten, Şah arkadaşım oldu benim.

      Özkan Bey, zaman içinde farklı köpeklerini de getirdi, Akbaş Karabaş Kangal, Buldog, St

      Barnard, Kurt vs vs

      Tanışma merasimi aynıydı, hepsiyle tanıştım çoğunda Özkan Bey yoktu. Sonuçta ben köpekten korkan adam, fanatiği oldum köpeğin, bahçeli eve taşınınca önce Demir Çelik Bilek, üç kurt köpeğim, sonraları zaman zaman sayıları onu geçti kangallarımın, köpek, can dostum oldu benim…

      Yorum Yazın

    • SüperLig Puan Durumu
      TakımOAP
        O A P
      1.FENERBAHÇE A.Ş. 4 11 10
      2.GALATASARAY A.Ş. 3 9 9
      3.BEŞİKTAŞ A.Ş. 3 8 9
      4.İKAS EYÜPSPOR 4 6 8
      5.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 3 10 7
      6.GÖZTEPE A.Ş. 4 5 6
      7.SAMSUNSPOR A.Ş. 3 4 6
      8.KASIMPAŞA A.Ş. 4 6 5
      9.TÜMOSAN KONYASPOR 4 5 4
      10.NET GLOBAL SİVASSPOR 4 2 4
      11.ANTALYASPOR A.Ş. 4 7 4
      12.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 4 3 4
      13.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 2 1 3
      14.SİPAY BODRUM FK 4 4 3
      15.TRABZONSPOR A.Ş. 2 0 2
      16.CORENDON ALANYASPOR 4 4 2
      17.BELLONA KAYSERİSPOR 2 1 1
      18.ATAKAŞ HATAYSPOR 4 4 1
      19.ADANA DEMİRSPOR A.Ş. 4 4 1
      İstanbul nöbetçi eczaneleri