Üniversite sınav sonuçlarının açıklanması, birçok evde sevinç değil, baskı ve çatışma duygusunu beraberinde getiriyor. Türkiye’de hâlâ yaygın olan geleneksel aile yapısında, çocukların birer birey değil, ebeveynlerin yarım kalmış hayallerini tamamlayacak bir "proje" olarak görülmesi, gençlerin yaşamlarında derin izler bırakıyor.
Birçok anne-baba, çocuklarının üniversite tercihlerini kendi arzuları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor. “Ben onu 9 ay karnımda taşıdım, geleceğini ben belirlerim” diyen anneler… “Oğlum şirketin başına geçecek, başka yolu yok” diyen babalar… Ve tüm bu baskının altında ezilen gençler…
Peki çocuklar ne istiyor? Aslında bu soru bile birçok evde sorulmuyor.
Edebiyat Magazin olarak görüştüğümüz uzmanlara göre, bu baskı gençlerde kaygı bozukluğu, özgüven eksikliği ve akademik tükenmişlik gibi ağır sonuçlara yol açabiliyor.
Psikolojik Danışman Doç. Dr. Merve Karabey bu durumu şöyle açıklıyor:
“Ebeveynler farkında olmadan çocuklarını kendi egolarını tatmin edecek araçlara dönüştürüyor. Aileler koruma içgüdüsüyle hareket ettiklerini sansalar da, çocukların özgün birey olma hakkını ellerinden alıyorlar.”
Eğitim Uzmanı ve Aile Danışmanı Serkan Aslankaya ise çözüm yollarını şöyle sıralıyor:
Ebeveynler çocuklarını dinlemeyi öğrenmeli, onların ilgi ve yeteneklerini anlayarak yönlendirme yapmalıdır.
Rehberlik servislerinden ve uzman danışmanlardan profesyonel destek alınmalıdır.
"Ben bilirim" yaklaşımı bırakılarak, çocukla birlikte karar alma yöntemi benimsenmelidir.
Gençlere hata yapma ve deneyim kazanma hakkı tanınmalıdır.
Bu tablo, yalnızca bireysel değil toplumsal bir sorundur. Çocukların, kendi potansiyellerini keşfetmelerine ve yaşam rotalarını kendilerinin çizmelerine olanak tanınmadığı sürece, mutsuzluk zinciri kuşaktan kuşağa aktarılır.
Toplumun yeniden yapılanması, bireyde başlar. Her ebeveyn önce kendine şu soruyu sormalıdır:
“Ben çocuğumun geleceği için mi, yoksa kendi geçmişimle hesaplaşmak için mi bu tercihi yapıyorum?”
Bu haber, sadece bir eğitim dosyası değil, aynı zamanda bir çağrıdır:
Gençlerin sesine kulak verelim. Onları baskıyla değil, anlayışla büyütelim.
Yorum Yazın