
Acı Veren Bir Çerçeve
Abdullatif Mübarek, Mısırlı Şair
Kalplerin derinliklerine ekilen kederler,
Korku tohumlarını uyandırır,
Dehşet verici gerçekler gizlenmiş ve üstü örtülmüş.
Sessizliğin elbisesini giyinmiş,
Günün hüzünleri ekilmişti—
Bir mezar taşına işaret,
bir damga
İnsanın yavaş ölümüne,
bilinmeyene.
Sessizlik onların resmi değildir,
Ruhsuz bir resim,
donuk ve kasvetli.
Kabul: isimsiz ölürsün,
Oysa gerçeğinde bir rüya yaşarsın.
Çöl yüreğin yuvasını taşısa da,
Yaşın kendi toprağına uygun olsa da,
Kabul: isimsiz ölürsün,
Ziya'nın görkemi gibi,
solan bir iz.
Böyle bir ruhun ışığı söndüğünde,
Ve kaybolduğunda,
güzel bir rüya biter,
Kabul: isimsiz ölürsün.
Evler de öldü,
kapıları duvarlara büküldü.
Sokakları yas tuttu;
gece geldi,
soldu,
Arkasında kronikleşmiş sevgiyle bir beden bırakarak,
Şarkıları artık bağlanamayan parlak bir yıldız,
Aya sessizce uzaklaştırıldı.
Dedikoduya göre,
kalbinin son atışları,
Hissettin ve sonra yokluğunu ilan ettin.
Yüzler rüyalar gibi geçti,
ayrı ayrı basılmış
Kaybolmuş özün kana bulanmış tahtasına.
Pişmanlık duyar o göz,
gidişi gören
Sır perdesi ardında.
İlham verici değildi—
Acıyan, daima yas tutan bir görüntünün çerçevesi.

Yorum Yazın