Türkiye'nin önde gelen siyasi figürlerinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi Kadıköy Kadın Kolları Başkanı Yasemin Özsaraç, güçlü duruşu ve etkileyici politikalarıyla dikkat çekiyor. Bu röportajda, Özsaraç'ın partisinin Kadıköy'deki başarılı çalışmalarını ve yerel seçimlere dair beklentilerini keşfedeceksiniz. Güven Albayrak'ın sorularına samimiyetle yanıt veren Özsaraç, Türkiye'nin demokratik değerleri ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin önemine vurgu yaparak, ülkenin içinde bulunduğu zorlu koşullara çözüm önerileri sunuyor.
Yasemin Hanım'ın özellikle Kadıköy'deki kadın örgütlenmesine ve eğitim konusuna verdiği önem, onun liderlik anlayışının sadece siyasetle sınırlı olmadığını gösteriyor. Kadın dergisi çıkartma, öğrencilere burs sağlama gibi projelerle topluma katkıda bulunan Özsaraç, demokrasi ve eğitim konularındaki düşüncelerini içtenlikle paylaşıyor.
Özsaraç'ın söyleşide vurguladığı önemli konulardan biri de yerel seçimlere dair beklentileri. Bu noktada, Türkiye'nin içinde bulunduğu politik atmosferin zorluklarına rağmen, Özsaraç'ın umutlu bakış açısı ve yerel seçimlerde alınacak başarıların Türkiye Cumhuriyeti için ne kadar önemli olduğu vurgulanıyor.
Yasemin Özsaraç'ın Cumhuriyet Halk Partisi'nin idealleri doğrultusunda ortaya koyduğu duruş, Türkiye'nin geleceğine dair umut verici bir perspektif sunuyor. Söyleşinin devamında, Güven Albayrak'ın Maçoğlu'nun Kadıköy'den aday gösterilmesi konusundaki sorusuna verdiği cevaplarla da, Özsaraç'ın samimi ve açık fikirli bir lider olduğu ortaya çıkıyor.
Özsaraç: Kendimi tanıtayım. İki bin yirmi yılında Cumhuriyet Halk Partisi Kadıköy Kadın Kolları başkanlığına aday oldum. Bu benim partimde aldığım ilk görevim. Ben bir Kadıköylüyüm, Öğretmen bir annenin ve esnaf bir babanın çocuğuyum. Kadıköy’ü çok iyi bilen, tanıyan, kentli kültürünü bilen bir yapıdan geliyorum. 2020 yılında göreve aday olduğumuzda bizi üyelerimizin kongrede seçti bizler seçilmiş göreve gelmiş kişileriz. Dördüncü yılımızın içindeyiz. Maalesef iki yıl içinde kongrelerimiz yapılmadığı için bir dönem uzatılmış görünüyor görevimiz. Yerel seçimden sonra yapılacak olan kongremiz ile görevimizi daha başarılı olacak arkadaşlara teslim edeceğiz. Bu çıtayı daha yukarı taşımaları için dışarıdan baktığımızda Cumhuriyet Halk Partisini çok farklı görebiliyoruz. Bu arada ben Partiye 1998'den beri üyeyim. Bu güne kadar iş yaşamımı ve hayatımı bu kimliğimle devam ettirdim. Bu benim için bir artıydı çünkü tanımlamalardan çok, bu tanımlamaları hayatımıza özümsememiz ve uygulamamız daha kıymetli ve doğru olduğuna inananlardanım. Dolaysıyla kendimizi anlatırken ve ifade ederken zaten tanımlamalarla değil yaptıklarımızla insanlar bize tanımış oluyor. Kadıköy'de bu görevi yönetim kurulumuz ve kadın örgütümüzle çok iyi yerlere getirdiğimizi düşünüyorum.
G Albayrak: Yaptığınız çalışmalardan biraz bahseder misiniz?
Y Özsaraç: Yaptığımız çalışmalardan biraz bahsedeyim. Göreve başlarken “Eşitiz” sloganımız ile başladık ekolojik düzende yaşam hakkı olan her şeye saygılı ve eşit olmak yaşam felsefemiz oldu. yazılı bir görselimiz olsun istedik ve bir kadın dergisi çıkarttık. İlk dergimiz "Doğum günü 8 Mart" ve "Dünyada her şey kadının eseri" yılda 1 kez çıkardığımız bu dergimizin özelliği içindeki tüm yazılar Kadıköy kadınlarına ait. İkincisi, bütün tasarımıda bize ait, üçüncüsü bütün masrafları da bize ait. Yani bunu tamamen kadın örgütü kendi bütçesinden emeğinden yapmıştır. Diğer bir hassas olduğumuz konu, eğitim konusu. Göreve başladığımızda 32 öğrenciyle başladığımız bursumuza 150 öğrenciyle devam etmekteyiz. Bunlar devlet okullarında okuyan çok başarılı öğrenciler. Dördüncü yılımızda 38 öğrencimiz mezun oldu. Halen devam eden öğrencilerimiz var. Bu sistemle nasıl yapıyoruz? Kadın kollarının bütçesi ve imzası yok. Bunu Cumhuriyet Halk Partisinde konuşmak ayrıca üzücü. Biz başarılı olan öğrencileri, etrafımızdaki arkadaşlarımızla, dostlarımıza eşitliyoruz. Bursa ihtiyacı olan öğrenciyle, bursu veren arkadaşımızı buluşturuyoruz. Böylece bursu veren arkadaşımız o öğrenci üzerindeki elini eksik kaldığı yerleri ya da hayatında neye ihtiyacı varsa bire bir ilgileniyor. Eğitime destekle bu ağı genişletmeye çalışıyoruz.
Çünkü bu gün yaşadığımız üzücü durum eğitimle örgütlenmekle oldu. Yani uzun yıllardan beri biz öğrencilerimizin barınma ve okuma sorununu bir türlü çözemedik. Bu çok büyük bir vizyon gerektirir mi? Bana göre gerektirmez. Eldeki koşullar ve imkanlarla bunlar çok rahat sağlanabilirdi. Bu gün İBB bu konuda çokça çalışmalar yapmakta ama yinede yeterli değil!! sadece istanbulda 870 bin öğrenci lisans eğitimine son vermiş durumda ekonomik şartlar yüzünden. Karşımızdaki zihniyet Cumhuriyet devrimlerine karşı bir devrim siyaseti yapmaktadır ve bunu Bunu eğitim kurumlarında, sonra akademilerde ve sonrasında Devlet kurumlarında örgütlenerek başardılar arkadaşlar. Bu ülkede Adalet ve Ahlak en son çökecek birimlerdi. Yozlaşması çok uzun yıllar alan kurumlardır ve değerlerdir. Bugün baktığımızda adaleti rafa kaldırıldığını görüyoruz. Ahlakında ciddi bir çöküşte olduğunu.
Demek ki Türkiye Cumhuriyetinde asıl olan bir konu var; kültürel yozlaşma çok bulaşıcı bir şekilde devam ediyor. Bizler büyük kitlelere ulaşamadığımız için bu yozlaşmaya kapılmış durumdayız. Karşımızdaki güruh yine tam da kendi ideolojisine uygun hareket ederken, biz kendi ideolojimizdeki insanları zaman zaman yaptığımız hatalarla maalesef küstürüyor ve dışarıda kalmalarına sebep oluyoruz. Oysa karşımızdaki yapı bir kişiyi bile yolda bırakmadan devam ediyor. Bence bunlar incelenmesi gereken konular. Biz yönetimde olduğumuz dönemlerde nerede görev alıyorsak, oranın sosyolojik yapısını, onların kültürünü oturduğumuz koltuklarda herkese eşit olmayı, en çok da azınlıkların hakkını savunmayı öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü bu koltuklar kendi kişiliğimizi tek tekil halimizi anlatacağımız ve savunacağımız yerler değildir. Bu koltuklar bizim temsil ettiğimiz bütün kültürü, dili, dini, ırkı ne olursa olsun, herkese eşit mesafede yaklaşacağımız ulus devlet anlayışı olmalıdır. Ve dediğim gibi demokrasiyi yaşamak istiyorsak en çokta azınlıkların haklarını savunacağımız yerlerdir. Bölmek ve ötekileştirmek tamamen kapı dışarısına bırakmamız gereken etkenler. Eğitim Cumhuriyet Halk Partisinde başlayacaksaki!!! buna inancım tamdır, ilçe ve il binalarımızın işlevlerini değiştirmesi lazımdır. İlçelerimizin ve il binalarımız birer eğitim kurumu olması gerekiyor. Yeni üyelerin, gerekirse eski üye, Cumhuriyet Halk Partisini ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü devrim ve felsefelerinin anlatılacağı yapıları dönüştürülmesi gerekiyor. Bu gün içine girdiğimiz tablo biraz ürkütücü çünkü Cumhuriyet Halk Partisi iki kere kapatılmıştır biliyorsunuz. Partinin tüm mal varlıkları elinden alınmıştı, buna rağmen küllerinden iki kere doğmuştur. Cumhuriyet Halk Partisini yok etmek, Türkiye Cumhuriyetini yok etmektir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti bir kurtuluş savaşı daha verecekse Altı oka sahip, belki bir parti daha kurabilir. Partinin önemi bu yüzden çok kıymetlidir. Bizim partimiz bir dilekçe partisi değildir!! Bizim görevimiz Sadece yönetimsel taliplik değil, aynı zamanda ülkeyi denetleyen bir kurumuzdur. Cumhuriyet Halk Partisi denetimi sanıyorum artık kendi içerimizde de ülkemizde de çok ciddi bir şekilde düşünmemiz ve ele almamız gerekiyor. Disiplin Cumhuriyet Halk Partisi için önemli bir değerdi, fakat şu anda bu yolda ilerlerken demokrasinin gerekliliğini sanki biraz hafife aldık. Disiplinli örgütlü davranmamız gereken yerlerde bireysel ve kişisel çıkarları ön planda tuttuğumuzda halktaki kırılmayı gördük ve şu anda içimizdeki bu kavga bitmiş değil, dolaysıyla halk bundan çok etkilenmekte. Bizim bir bütün halinde, ama hiyerarşik, bir düzenle kurumsallığın gerektirdiği gibi demokrasiyi ve laik duruşu net sosyal devlet anlayışı geniş kitleler üzerinde en çokta işçiler tabi. laiklik cumhuriyetin temel taşlarından biridir sanırım, biz laiklikle cumhuriyetin diğer ayağı olan güvenlik halkasını tam oluşturamadık. Güvenlik derken asker ve ya polis olarak algılanmasın. Güvenlik, halkın eğitimi, ekonomik koşulları, sağlığı, yaşadığı yer, ve o coğrafi konumlara uygun sosyal alanlarını tam olarak daireyi tamamlayamadık. Biz yine, sanıyorum çok önemli bir şeyi unuttuk. Biz bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisini, bu ülkeyi yaratan renkliliği, bu aborjinlerin ne olduğunu unuttuk. Hani biz İngilizce, Fransızca, Almanca'ya çok önem verirken, bu topraklardaki dillerimizi ve geleneklerimizi unuttuk. Demokrasi aslında tam da bunları anlamak demekti. Bir öğrencinin dili, dini, mezhebi ne olursa olsun, ona istediği eğitimi verebilmeliydik. Sanırım bizim kendimizle çok ciddi bir şekilde yüzleşmemiz gerekiyor. Öz eleştiri ve eleştiri yapmamız gerekiyor ama bunu samimiyetle yapmamız gerekiyor.
G. Albayrak – Yasemin Hanım, önümüzde bir yerel seçim var. Sizin bakış açınızla seçimlerin durumu ne olmasını istersiniz? Beklentileriniz nelerdir?
Y. Özsaraç – Şimdi, Güven Bey, ben kendi fikrimce isterdim ki yerel seçimlerimizde adaylarımız bizi yönetecek, bizimle ortak yolda yürüyecek hem Meclis üyelerimiz hem belediye başkanlarımızı üyeler bazında üyeler kontrolünde ön seçimle belirlensin çünkü bu bizim olmazsa olmazlarımızdı. Bu bir güvendir, güven yoklamasıdır. Fakat olağanüstü durumlar, olağanüstü koşulları getirmektedir. Şimdi çok olağan şeyler yaşamıyoruz. Yılbaşı sabahı gözümüzü bir hilafet mitinginde açtık, bu çok tehlikeli. Yani bizler bir gün önce yatağımızda geç uyuyup geç kalkarken, sabahın 8.30'unda bir mitingle uyandık. Bunun iyi düşünmek gerekiyor. Atatürk devrimlerine ve Cumhuriyete karşı yapılan bu anti devrimi iyi düşünmek gerekiyor. Kendi iç savaşımızı, kendi olmazsa olmazlarımızı bir tarafa bırakarak adı artık her neyse adı atama, adı eğilim artık burada şikayet etmeye zamanımız yok. Dolayısıyla bizim tek hedefimiz olmalı, büyük şehirleri almak eğer biz büyük şehirlerde başarısız olursak sıra Anayasaya gelecek. Anayasa değiştiği zaman bir Libya ile bir, Irak örneği var.
Ben kendi şahsi fikrimce Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'in ortak beyannameye imza atmamasını büyük bir direnç olarak gördüm. Doğru bir karardı. Çünkü bu güne kadar atılan her ortak beyan imzasında gördük ki şehitlerimiz yine geliyor. Operasyonlar yine oluyor. Bu hafta ilk kez AK Parti mecliste kapalı toplantı yapacak. Bu olayların ve verdiğimiz şehitlerin olayını anlatmak için bu güne kadar hiç yapılmamıştı. Dolaysıyla direnç göstermek iyi bir şeydir. Yapılan her yanlışa direnç göstermek gerekiyor. Bu dirençlerin artması gerekiyor. Böylelikle haklı da bu akıma alarak bu güveni tazeleyerek yolumuza devam edeceğiz, evet yolumuz zor ve çok sıkıntılı, ama bir şey var; bu coğrafyada Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize verdiği ilkeler doğrultusunda yaşanan karanlıktan hep ayrı kaldık, hep uzak düştük, hak ettiğimiz aydınlığı tekrar yakalayacağız. Halkımızın hücresel hareketlerle ayağa kalkması gerekiyor. Bire bir sokakta olmamız gerekiyor. Bakın, çok ilginç bir şey var; nasıl yönetildiğimizle alakalı 99 depremini yıllarca ekranlardan veren medya ve hükümet!!! 2023 Şubatında yaşadığımız korkunç depremi 11 tane şehrimizi yerle bir eden depremi hiç konuşmuyor, Bakın oradaki çocukları, oradaki kadınları, oradaki yaşam koşullarını. Hukukta bunun bir savunması olmalı, insanların gelecekleri gitti; devletin güçlü bir yapısı olması lazım. Devletin yapısı bu denli bozulmamalı. Devletin yapısıyla bu şekilde oynanmamalı. İnsanların hakları bu şekilde gasp edilmemeli. Biraz önce dedim, güvenlik ayağı cumhuriyetin güvenlik ayağı işte tam da burada devreye giriyor. Oradaki kadınların hakları, çocukların eğitimi, barınmaları, sağlıkları, bakın, burada olmayan bir yapı var. O insanlar yaşamlarına terk edildiler ve bu insanları ekranlarda göremiyoruz. Bakın, hiç kimse konuşmuyor. Dolaysıyla nasıl bir algıyla yönetildiğimizi siz düşünün.
G. Albayrak – Yasemin Hanım, Fatih Mehmet Maçoğlu'nun Kadıköy'den aday gösterilmesi konusunda bir şeyler söylemek ister misiniz?
Y. Özsaraç – Şimdi, Maçoğlu'nun Ovacık'taki çalışmalarını biliyoruz. Tunceli’deki çalışmalarını biliyoruz. Düşünce yapısı olarak sol, sosyalist çizgide ortak değerlere sahip olduğumuz insanlar, bu gibi adaylar dilerim ki çoğalır, dilerim ki sol görüşteki adaylar çoğalır. Çünkü bizim fikir alışverişimizi ve daha fazla siyaset yapmamızı sağlayacaktır bu renklilik. Sn. Maçoğlu'nun Kadıköy'de tabii ki belli bir kitlesi var, aday olması da çok normal ama bu CHP'yi etkiler mi? Bana göre etkilemez çünkü CHP yine Kadıköy’ü alacaktır. Dolaysıyla ben risk olarak görmüyorum. Sosyal medyayı da bu kadar meşgul etmesi de benim açımdan bir şey ifade etmiyor. Bütün herkesin aday olma hakkı vardır. Özgür bir ülkede demokrasinin haklarının getirdiği haklardır bunlar. Bu konuda ben, basında sosyal medyada çıkan fikirlere katılmıyorum çünkü zaten Türkiye'de popülist bir siyaset, tek adamlı bir siyaset. Dolaysıyla Maçoğlu gibi renkler olmalıdır ve olacaktır. Ben bu konuda rahatım.
Cumhuriyet Halk Partisi Kadıköy Kadın Kolları Başkanı Yasemin Özsaraç'ın etkileyici söyleşisi, Türk siyasetine ve yerel yönetimlere dair önemli bir perspektif sunuyor. Özsaraç'ın liderlik anlayışı, sadece partisine değil, aynı zamanda toplumun geneline hitap eden projeleri ve değerleriyle öne çıkıyor. Kadın örgütlenmesine verdiği önem, eğitim konusundaki duyarlılığı ve demokrasi anlayışıyla, Türkiye'nin karşılaştığı zorluklara karşı bir umut ışığı oluşturuyor.
Yerel seçimlere dair beklentileriyle, Özsaraç, Cumhuriyet Halk Partisi'nin büyük şehirleri kazanarak ülkenin demokratik değerlerine olan katkısını vurguluyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu politik atmosferi gözeterek umutlu bir bakış açısı sergilemesi, liderlik vizyonunun sağlam temellere dayandığını gösteriyor.
Cumhuriyet Halk Partisi Kadıköy Kadın Kolları Başkanı Yasemin Özsaraç'ın etkileyici söyleşisi, Türk siyasetine ve yerel yönetimlere dair önemli bir perspektif sunuyor. Özsaraç'ın liderlik anlayışı, sadece partisine değil, aynı zamanda toplumun geneline hitap eden projeleri ve değerleriyle öne çıkıyor. Kadın örgütlenmesine verdiği önem, eğitim konusundaki duyarlılığı ve demokrasi anlayışıyla, Türkiye'nin karşılaştığı zorluklara karşı bir umut ışığı oluşturuyor.
Yerel seçimlere dair beklentileriyle, Özsaraç, Cumhuriyet Halk Partisi'nin büyük şehirleri kazanarak ülkenin demokratik değerlerine olan katkısını vurguluyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu politik atmosferi gözeterek umutlu bir bakış açısı sergilemesi, liderlik vizyonunun sağlam temellere dayandığını gösteriyor.
Sonuç:
Yasemin Özsaraç'ın söyleşisi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve Türkiye'nin geleceği için önemli ipuçları sunuyor. Demokrasi, eğitim ve kadın hakları gibi temel konulardaki duyarlılığı, Özsaraç'ın siyasette sadece kazanmak değil, aynı zamanda topluma değer katmak istediğini gösteriyor. Bu söyleşi, Türk siyasetine katkıda bulunan güçlü ve samimi bir liderin portresini çizerken, gelecek seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi'nin başarılı olması için atılması gereken adımlara da işaret ediyor.
Takım | O | A | P |
O | A | P | |
1.TÜMOSAN KONYASPOR | 1 | 4 | 3 |
2.GALATASARAY A.Ş. | 1 | 3 | 3 |
3.GÖZTEPE A.Ş. | 1 | 3 | 3 |
4.HESAP.COM ANTALYASPOR | 1 | 2 | 3 |
5.SAMSUNSPOR A.Ş. | 1 | 2 | 3 |
6.TRABZONSPOR A.Ş. | 1 | 1 | 3 |
7.BEŞİKTAŞ A.Ş. | 0 | 0 | 0 |
8.CORENDON ALANYASPOR | 0 | 0 | 0 |
9.FATİH KARAGÜMRÜK A.Ş. | 0 | 0 | 0 |
10.FENERBAHÇE A.Ş. | 0 | 0 | 0 |
11.KAYSERİSPOR FUTBOL A.Ş. | 0 | 0 | 0 |
12.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ | 0 | 0 | 0 |
13.GENÇLERBİRLİĞİ | 1 | 1 | 0 |
14.KASIMPAŞA A.Ş. | 1 | 1 | 0 |
15.KOCAELİSPOR | 1 | 0 | 0 |
16.İKAS EYÜPSPOR | 1 | 1 | 0 |
17.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. | 1 | 0 | 0 |
18.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. | 1 | 0 | 0 |
Yorum Yazın