
Hataylı müteahhitler, Hatay'daki ihalelerde "davetiye usulü" uygulamasına tepki gösteriyor. Türkiye'deki Kamu İhale Kanunu'nda açık ihale yerine belirli firmaların davet edilmesiyle gerçekleştirilen bu yöntem, şeffaflık ve rekabet eksikliği gibi konularda eleştirilere yol açabiliyor. Özellikle, 6 Şubat 2023 depremlerinden sonra başlayan yeniden inşa süreci, hem yerel halk hem de müteahhitler için kritik bir dönemi oluşturuyor.
Depremin yıkıcı etkileri nedeniyle bölgedeki müteahhitlerin birçoğu iş kaybı yaşamış, malzeme tedarikinde zorluklarla karşılaşmış ve ekonomik anlamda ciddi şekilde etkilenmiş durumda. Bu bağlamda, Hataylı müteahhitlerin tepkisi, ihalelerin davetiye usulüyle sınırlı sayıda firmaya açılmasının, yerel ve depremzede müteahhitlerin sürece katılımını zorlaştırdığı yönünde olabilir. Yerel müteahhitler, bu yöntemin büyük firmaları kayırdığını ve bölgedeki küçük ölçekli, depremden zarar görmüş firmaların dışlanmasına neden olduğunu düşünüyor olabilir.
Depremzede müteahhitlerin desteklenmesi talebi, hem ekonomik hem de sosyal açıdan mantıklı bir öneri olarak öne çıkıyor. Yerel müteahhitlerin ihalelere dahil edilmesi, bölgenin ekonomisinin canlanmasına katkı sağlayabilir, istihdam yaratabilir ve Hatay’ın kendine özgü dokusunu koruma noktasında daha duyarlı projelerin hayata geçirilmesine olanak tanıyabilir. Ayrıca, depremden etkilenen bu kişilerin desteklenmesi, adalet ve dayanışma duygusunu güçlendirebilir.
Bu konuda somut bir çözüm önerisi olarak, ihale süreçlerinde yerel firmalara öncelik tanınması veya depremzede müteahhitler için özel teşvikler (örneğin, vergi indirimleri, düşük faizli krediler veya kota uygulamaları) getirilmesi düşünülebilir. Ancak, bu tür politikaların uygulanabilirliği, kaynakların etkin kullanımı ve ihale süreçlerinin şeffaflığı gibi unsurlar dikkatlice değerlendirilmeli.

Yorum Yazın