Erdem Günalp
Köşe Yazarı
Erdem Günalp
 

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLARI EKMEK VE GÜL İSTİYOR:

Zorlu, çetrefilli ama kararlı bir mücadelenin zaferi olan 8 Mart Dünya emekçi kadınlar gününü yüreğimden gelen sevgi rüzgarlarımla kutlarken, mücadeleleri yaşamımıza ışık olsun. Emekçi kadınlarımız yaşamlarının tüm alanlarında erkeklerle eşit haklara sahip olma istekleri, mücadeleleri insanlık tarihi kadar eskidir. 62 yıl önce; Newyork kentinde kadınlar 8. mart.1857 yılında 40.000 dokuma işçisi kadının 8 saatlik iş günü, daha iyi gelir, doğum izni, oy hakkı, daha iyi koşullarda çalışma, eşit işe eşit ücret talebiyle gren başladılar.  Grevin başlaması üzerine polislerin grev yapan işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesinin sonra çıkan yangında 129 kadın işçinin hayatını kaybetmesinin adıdır 8 Mart. Bu emekçi kadınlarımızın direniş sloganları neydi biliyormuşsunuz? (EKMEK ve GÜL) Ekmek karın tokluğunu Gül ise daha kaliteli bir yaşamı simgeliyordu. Sömürü baskı ve zülüm düzeninin tüm Dünya halklarına fütursuzca saldırdığı ekonomik, politik, askeri yatırımlarla, savaşlarla ezilenleri iliklerine kadar sömürdüğü günümüz gerçeğinde, kadının kurtuluş mücadelesinde yaşamlarını yitiren 129 yoldaşımızın onurlu mücadelesi yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. 1857 yılında dokuma işçisi emekçi kadınların isyan ateşi, bugün dünyanın dört bir yanında zülüm karşısında sessiz kalmayan, onuruna ve emeğine sahip çıkan emekçi kadınların mücadelesi geleceğimize ışık tutuyor. Çünkü! Bizler örgütlenerek özgürleşebileceğimizin farkındayız. Alman sosyalist yoldaşımız Clara Zetkin bu mücadelenin ateşini 1910 yılında 8 Mart'ı Sosyalist Enternasyonal'de Dünya kadınlar günü olarak kutlanmasını önerdi ve bu öneri kabul edildi. Ancak birleşmiş milletler bu öneriyi 1977 bir Mayıs'ında öneriyi kabul etmiştir. Ama! Üzülerek ifade etmeliyim ki; Dünyada her 15 saniyede bir kadın eşi veya sevgilisi tarafından şiddet maruz kalıyor veya katlediliyor. Türkiye özelinde öldürülen kadın sayısını yüzde dört yüz artmış bilen varsa geri gelsin anlatsın kadınımız katlediliyor, duyan var mı? Yine her üç kadından biri fuhuşsa zorlanıyor, her beş kadından biri tecavüze uğruyor. Kadınlarımızı oluşturan analarımız, bacılarımız, halalarımız, teyzelerimiz, kızlarımız insanca yaşamlarının çok gerilerine ötelendiğinin açık göstergesi değilimdir? Dünya'da her yıl yaşları 5 ile 15 yaş arasında değişen iki milyona yakın kız çocuklarımız fahişliğe zorlanıyor, bu rezaletle, ortaya çıkan ticaretin boyutu yedi milyar doları geçiyor. Toplumun yüzde ellisini oluşturan kadınlar, karar mekanizmalarında kendi oyları ile yarı yarıya temsil edilseler, birçok sorunu çözebilecek güçte olduğuna inanıyoruz: Peki neden hala karar mekanizmalarında kadınlarımız yüzde beş, yüzde on, en fazla yüzde otuz diye geveleyip duruyoruz. Bu sorunların çözümünün panzehiri Dünya emekçi kadınlarının örgütlenmesidir, tek yürek, tek ses olabilmesinden geçtiğinin bilinci ile sınıfsal mücadeledeki yerini alması ile mümkündür. Çünkü! Hak verilmez alınır ilkesini; Emekçi kadınlarımızın yaşamlarının her alanında hayat bulması ile doğru orantılı olduğuna inanıyorum. Dünya parlamentolarında kadınlarımızın temsil oranlarında baktığımızda; İsveç'te yüzde kırk, İspanya'da yüzde otuz, Fransa'da yüzde onlarda, Türkiye'de yüzde altı. 1934 yılında kadına seçme ve seçilme hakkı veren Türkiye bir sene sonra yapılan genel seçimlerde yani 1935 yılında mecliste 18 kadın milletvekili ile temsil edilirken, bugün meclis oranlamasına göre iki elin toplam parmakları kadar yetersizdir. Sonuç olarak kadınıyla erkeğiyle sınıf bilincimizi kuşanıp özgürlük yürüyüşündeki mücadelemizi büyütmek alanları doldurmak zorundayız. 8 Mart Dünya haklarına azgınca saldıran emperyalist düzene karşı mücadeleyi büyütmek zorundayız. Emperyalist güçleri Kadını ve erkeğin birbirine yabancılaştırmak için her oyunu tezgahlayıp duruyor, Kadının ve erkeğin birbirine yabancılaştığı bir Dünyada hem kadınlar hem de erkekler acı çekerler, yıpranırlar, birbirlerine yabancılaşırlar, geleceğe yönelik karanlığın habercisi olur. Emekçi kadınlarımız evlerde, işyerlerinde yaşamlarının her alanında kadınlarımız mücadelelerini eşitlikçi paylaşmanın, bölüşmenin şiarı ile sevginin dostluğun insanlığın mihenk taşlarıdır.  Çünkü; KADIN SEVGİDİR.  Çünkü: KADIN BARIŞTIR. Çünkü; KADIN DİRENİŞTİR. Çünkü; KADIN HAYATTIR. Çünkü; KADIN ÖZGÜRLÜKTÜR, Çünkü; KADIN VAROLUŞTUR. Çünkü; KADIN ANADIR. Çünkü; KADIN DÜNYANIN KENDİSİDİR,
Ekleme Tarihi: 08 Mart 2024 - Cuma

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLARI EKMEK VE GÜL İSTİYOR:


Zorlu, çetrefilli ama kararlı bir mücadelenin zaferi olan 8 Mart Dünya emekçi kadınlar gününü yüreğimden gelen sevgi rüzgarlarımla kutlarken, mücadeleleri yaşamımıza ışık olsun.

Emekçi kadınlarımız yaşamlarının tüm alanlarında erkeklerle eşit haklara sahip olma istekleri, mücadeleleri insanlık tarihi kadar eskidir.

62 yıl önce; Newyork kentinde kadınlar 8. mart.1857 yılında 40.000 dokuma işçisi kadının 8 saatlik iş günü, daha iyi gelir, doğum izni, oy hakkı, daha iyi koşullarda çalışma, eşit işe eşit ücret talebiyle gren başladılar. 
Grevin başlaması üzerine polislerin grev yapan işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesinin sonra çıkan yangında 129 kadın işçinin hayatını kaybetmesinin adıdır 8 Mart.

Bu emekçi kadınlarımızın direniş sloganları neydi biliyormuşsunuz? (EKMEK ve GÜL) Ekmek karın tokluğunu Gül ise daha kaliteli bir yaşamı simgeliyordu.

Sömürü baskı ve zülüm düzeninin tüm Dünya halklarına fütursuzca saldırdığı ekonomik, politik, askeri yatırımlarla, savaşlarla ezilenleri iliklerine kadar sömürdüğü günümüz gerçeğinde, kadının kurtuluş mücadelesinde yaşamlarını yitiren 129 yoldaşımızın onurlu mücadelesi yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.

1857 yılında dokuma işçisi emekçi kadınların isyan ateşi, bugün dünyanın dört bir yanında zülüm karşısında sessiz kalmayan, onuruna ve emeğine sahip çıkan emekçi kadınların mücadelesi geleceğimize ışık tutuyor. Çünkü! Bizler örgütlenerek özgürleşebileceğimizin farkındayız.

Alman sosyalist yoldaşımız Clara Zetkin bu mücadelenin ateşini 1910 yılında 8 Mart'ı Sosyalist Enternasyonal'de Dünya kadınlar günü olarak kutlanmasını önerdi ve bu öneri kabul edildi.

Ancak birleşmiş milletler bu öneriyi 1977 bir Mayıs'ında öneriyi kabul etmiştir.

Ama! Üzülerek ifade etmeliyim ki; Dünyada her 15 saniyede bir kadın eşi veya sevgilisi tarafından şiddet maruz kalıyor veya katlediliyor. Türkiye özelinde öldürülen kadın sayısını yüzde dört yüz artmış bilen varsa geri gelsin anlatsın kadınımız katlediliyor, duyan var mı?
Yine her üç kadından biri fuhuşsa zorlanıyor, her beş kadından biri tecavüze uğruyor.

Kadınlarımızı oluşturan analarımız, bacılarımız, halalarımız, teyzelerimiz, kızlarımız insanca yaşamlarının çok gerilerine ötelendiğinin açık göstergesi değilimdir?

Dünya'da her yıl yaşları 5 ile 15 yaş arasında değişen iki milyona yakın kız çocuklarımız fahişliğe zorlanıyor, bu rezaletle, ortaya çıkan ticaretin boyutu yedi milyar doları geçiyor.

Toplumun yüzde ellisini oluşturan kadınlar, karar mekanizmalarında kendi oyları ile yarı yarıya temsil edilseler, birçok sorunu çözebilecek güçte olduğuna inanıyoruz:
Peki neden hala karar mekanizmalarında kadınlarımız yüzde beş, yüzde on, en fazla yüzde otuz diye geveleyip duruyoruz.

Bu sorunların çözümünün panzehiri Dünya emekçi kadınlarının örgütlenmesidir, tek yürek, tek ses olabilmesinden geçtiğinin bilinci ile sınıfsal mücadeledeki yerini alması ile mümkündür.

Çünkü! Hak verilmez alınır ilkesini; Emekçi kadınlarımızın yaşamlarının her alanında hayat bulması ile doğru orantılı olduğuna inanıyorum.
Dünya parlamentolarında kadınlarımızın temsil oranlarında baktığımızda; İsveç'te yüzde kırk, İspanya'da yüzde otuz, Fransa'da yüzde onlarda, Türkiye'de yüzde altı.

1934 yılında kadına seçme ve seçilme hakkı veren Türkiye bir sene sonra yapılan genel seçimlerde yani 1935 yılında mecliste 18 kadın milletvekili ile temsil edilirken, bugün meclis oranlamasına göre iki elin toplam parmakları kadar yetersizdir.

Sonuç olarak kadınıyla erkeğiyle sınıf bilincimizi kuşanıp özgürlük yürüyüşündeki mücadelemizi büyütmek alanları doldurmak zorundayız.

8 Mart Dünya haklarına azgınca saldıran emperyalist düzene karşı mücadeleyi büyütmek zorundayız.

Emperyalist güçleri Kadını ve erkeğin birbirine yabancılaştırmak için her oyunu tezgahlayıp duruyor, Kadının ve erkeğin birbirine yabancılaştığı bir Dünyada hem kadınlar hem de erkekler acı çekerler, yıpranırlar, birbirlerine yabancılaşırlar, geleceğe yönelik karanlığın habercisi olur.

Emekçi kadınlarımız evlerde, işyerlerinde yaşamlarının her alanında kadınlarımız mücadelelerini eşitlikçi paylaşmanın, bölüşmenin şiarı ile sevginin dostluğun insanlığın mihenk taşlarıdır. 

Çünkü; KADIN SEVGİDİR. 
Çünkü: KADIN BARIŞTIR.
Çünkü; KADIN DİRENİŞTİR.
Çünkü; KADIN HAYATTIR.
Çünkü; KADIN ÖZGÜRLÜKTÜR,
Çünkü; KADIN VAROLUŞTUR.
Çünkü; KADIN ANADIR.
Çünkü; KADIN DÜNYANIN KENDİSİDİR,

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve e-magazin.tv sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.