Kadınların bedenleri üzerindeki baskı, sadece fiziksel bir zorlama değil, aynı zamanda ruhlarına vurulmuş bir kelepçe. Ancak her kelepçenin açılmayı bekleyen bir kilidi vardır. İran'da yaşanan son olay, bu kilidin nasıl bir cesaretle kırıldığını tüm dünyaya gösterdi. Bir genç kadın, zorunlu başörtüsü yasasına karşı çıkarken, kendi bedenini bir direniş bayrağı olarak taşıdı. Kampüste iç çamaşırlarıyla dolaşan bu kadın, sessizliğe karşı haykıran bir simge haline geldi.

Biz kadınlar, her gün hayatın çeşitli alanlarında benzer baskılarla karşı karşıyayız. Kimi zaman giydiklerimizle, kimi zaman söylediklerimizle, hatta bazen sadece varoluşumuzla sınanıyoruz. Bu genç kadının cesurca soyunması, aslında hepimizin taşıdığı yüklerin sembolik bir yansıması. Onun bu eylemi, bir yürekten diğerine yankılanan güçlü bir mesaj: "Benim bedenim, benim kararım."

Bu cesaret sadece onun bireysel bir başkaldırısı değil, aynı zamanda bizlere de ilham veriyor. O kadın, dünyanın dört bir yanındaki kadınlara, genç kızlara "Yalnız değilsiniz" diyor. Hepimizin içinde böyle bir cesaret var, ama onu ne zaman ve nasıl ortaya çıkaracağımız, neyle sınandığımıza bağlı. Bu genç kadının eylemi, baskıya karşı boyun eğmeyen, her birimizin içinde taşıdığı özgürlük isteğinin dışavurumu.

Kadınlar olarak yıllardır kendi özgürlüğümüz için savaşıyoruz. Kimimizin bu savaşı iş yerinde, kimimizin evde, kimimizin sokakta. Ama ne zaman birimiz ayağa kalksa, hepimiz biraz daha dik durmayı öğreniyoruz. Bir kadının sesini yükseltmesi, diğer kadınların da sesini bulmasına yardımcı oluyor. O genç kadının yaptığı eylem, bizlere sadece direnişin ne kadar güçlü bir araç olduğunu değil, aynı zamanda dayanışmanın ne kadar değerli olduğunu da hatırlatıyor.

Onun gözaltına alınması, belki de bu cesaretin ne kadar korkutucu olduğunu gösteriyor. Baskıcı rejimler, kadınların direnişine dayanamaz, çünkü bir kadının özgürlüğü, toplumun özgürlüğüne giden ilk adımdır. O yüzden bu genç kadının cesaretini onaylıyorum. O, yalnızca başörtüsü zorunluluğuna değil, kadınların yaşamını kontrol altına almaya çalışan tüm sistemlere karşı başkaldırdı.

Bizler de onun açtığı yolda yürümeye devam etmeliyiz. Çünkü bu sadece İran’da yaşanan bir olay değil; dünyanın her yerinde kadınların özgürlüğü için verilen bir mücadele. Ve bu mücadele, bir kadının cesaretiyle ateşlenmişse, hepimizin içinde yanmaya devam eder.