Tragedyaların Yankısı, Modern Ailede Duyguların İzinde

Aile, sadece bireylerin bir araya geldiği bir yapı değildir; aynı zamanda geçmişin yankılarını taşıyan, görünmeyen bağların örgüsüdür. Dr. Hilal Andıç’ın Aile Dizilimi adlı kitabı, bu görünmeyen ağları hem bilimsel hem de insani bir mercekle inceliyor. Librum Yayınları’ndan çıkan eser, 315 sayfalık bir içsel keşif yolculuğuna davet ediyor okuyucuyu.

Aile dizilimi yaklaşımı, Bert Hellinger’in felsefesinden beslenerek bireyin aile sistemi içinde nasıl roller üstlendiğini, hangi duygusal yükleri fark etmeden taşıdığını gözler önüne seriyor. Kitap, sadece akademik bir metin olmanın ötesine geçerek, okuyucuyu kendi yaşamına dair sorularla baş başa bırakıyor.

“Duygular zamanın içinde kaybolmaz, saklandıkları yerden başka bir bedende yeniden can bulur.” (s.78)

Kitap boyunca Andıç’ın psikoterapi tecrübesi ve vaka örnekleriyle desteklediği anlatımı, okuyucunun kendi ailesine dair farkındalık geliştirmesini sağlıyor. Özellikle aile içindeki görünmeyen sadakat bağları, kuşaklar arası aktarılan travmalar ve “aidiyet” kavramı bilimsel bir dille, ama bir o kadar da sıcak bir dille ele alınıyor.

“Bir çocuk, ailesini sevdiği için onların yükünü taşır. Kimi zaman bu yük, onun kaderini belirler.” (s.112)

Kitapta yer verilen uygulamalar, aile sistemi içindeki düğümleri çözümlemeye yönelik öneriler sunuyor. Kitap bir terapi odasının sessizliğinde filizlenmiş cümleleri, okuyucunun yüreğinde yankılandırıyor.

Bugün üniversite sınavına giren binlerce gencin arkasında, onları bekleyen endişeli anne ve babalar var. Bu kitap, tam da o bekleyiş anında okunmalı. Çünkü çocuklarının sırtına farkında olmadan yerleştirilen duygusal yüklerin, bazen başarı kadar başarısızlığı da belirleyebileceğini anlatıyor.

Aile dizilimi yaklaşımı, ebeveynlik biçimimizi sorgulatırken; aynı zamanda kendi içimizdeki çocukla da yüzleşmemizi sağlıyor. Kitabın bazı bölümleri, bu anlamda hem ruhsal çözülmeye hem de yeniden yapılanmaya açık kapılar bırakıyor:

“İyileşme, geçmişi unutmak değil, onun üzerindeki duygusal yükü anlamaktır.” (s.184)

Sonuç olarak, Aile Dizilimi yalnızca bir kitap değil; bir aynadır. Ve her okuyan, o aynada kendi ailesini, kendi yarasını, kendi şifasını görür. Sınav sabahı sadece çocuklar değil, aileler de bir sınavdan geçiyor. Bu kitap, o sınavı derinlikli bir bakışla anlamlandırmak isteyen herkes için…