Boş yere dolaştı sabahtan beri,
Ne bir iş bulabildi,
Ne de bir umut kaldı için de.
Beş kuruşu yoktu cebinde
Gözü yerlerde
Az içilmiş bir izmarit arayıp durdu,
Buldu sonunda.
Cebinden çıkardı kibrit kutusunu,
Yaktı sigarasını
O da son kibritmiş meğer
Attı kutusunu kızarak yere.
Öyle bir çekiş çekti ki dumanı içine
Zayıf yanakları iyice çöktü
Tuttu nefesini duman çıkmasın diye
Ciğerinin her köşesinde gezdirdi dumanı.
Gözleriyle kahretti kader ile feleğe
Hırsı bir ordu ile dövüşecek kadardı
Ne elinden tutan vardı,
Ne de dünya ona yardı.
Bir derin nefes daha çekti sigarasından
Yine hapsetti içinde dumanını
Bir bank ilişti gözüne,
Çok yorulmuştu çöktü üzerine.
Denize doğru baktı dalgın dalgın
Martılar bir iniyor bir çıkıyor
Martı lığa özendi bir an
Onlarla daldı denize
Onlarla süzüldü gökyüzünde
Dün öğlenden berri,
Lokma girmemişti midesine.
İyice yorulmuştu,
Burnunda iyot kokusuna bulanmış
Simitçiden gelen susam kokusu
Upuzun uzandı bankın üzerine
Kulaklarında martıların senfonisi
İçi geçti gözleri kapandı
Sızıp kaldı bankın üzerinde.
Derinleşti uykusu,
Sonra, rüyamı hayal mi
Bir dünya açıldı önünde.
Çocukluğundan kalan sevdası
Ayşe ile evlenmişti.
Kuştepe de bir gecekondu
Sıvasız, briketten
Maviye boyamıştı tek penceresini.
İki çocuk kollarının altında
Biri kız biri oğlan.
Gaz lambasının ışığı
Ayşe sinin yüzünde titreşirken,
Gözü dün aldığı kilime takıldı,
Üstündeki motifleri çok sevmişti.
Başını kaldırdı,
“Çok acıkmışım” Ayşe diyebildi sessizce.
Tereyağlı bulgur pilavının tenceresi
Pompalı gaz ocağını süslüyordu.
İnşaatta çalışıyordu, işi vardı artık
Cebinde parası da,
Bafra sigarası içiyordu şimdilerde.
Kızına plastik bebek, oğluna araba,
Ayşe sine incili bir çift küpe bile almıştı.
Patronu onu çok seviyordu.
Erken geliyor işe,
En son o gidiyordu.
Tek sıkıntısı kalmıştı,
Anne baba özlemi.
“Yazın izin alır gideriz” dedi Ayşe’ye
Oğluyla kızı havalara uçtular.
Yaşasın! diye öyle bağırdılar ki
Uyandı babaları. ÜMİT SOMYÜREK 2/06/24
Yorum Yazın