Türkü deyip de geçme güzel gardaşım,
Onlar benim ırkımın hazinesidir.
Her harfi her namesi bir mana dolu,
Onlar tarihin Türk’e emanetidir.
Aşkımızın hasretimizin nağmesi onlar
Onlar ninnimiz, onlar koşmamız,
Onlar manimizdir.
Onlarla coşar onlarla ağlarız.
Demir dağarı eriten ateşimizdir,
Asya’dan yürüyen umudumuz
Gelirken bölünen yollarımızdır.
Çoban ateşi gibi her köşeye yayılıp,
Onlarla ağlayıp, onarla güldük.
Acımızda ağıt, isyanımıza destan oldular,
Göktürk’le kaynayan pınarımızdan
Bir yerde barak, bir yerde hoyrat yaktılar.
Semah olup döndürdü özümüzü,
Deyiş olup yüzdürdü derimizi,
Baharda yeşili açtı, sevdaya kucak.
Bülbüle aşk öğretti turnaya haber.
Mevlana’yı Sema’nın ateşi ile döndürdü,
Kar olup kapadı yolları hasreti hüzne daldırdı
Savaşta gazel, maya, barışta zeybeğe durdurdu,
Kınalarda ağlatıp, düğünlerde güldürdü.
İşte böyle can gardaşım
İşte böyle
Çarşamba’yı sel alır türkülerim ağlar
Kırmızı gülden söz açıp yürekler dağlar
Çıkıp Suriye dağlarına Ezo gelini arar
Onlarsız yarım kalırız.
Onlarsız biz,
Biz olamayız gardaşım.
Huş’a gidenin halinden yalnız o anlar.
On beşliler yolcu olur dökülür yaşlar
Çanakkale içinde vuruldu canlar
Bir ataş ver bir cigaramı yakayım
O derin sularda nöbettedir türküler.
Gafil
Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün deyip
Uzun ince bir yola bağlar nasihatini.
Çiçeğime toprağıma ağacıma dokunur
Çağlayan bir sel olur, ummanlarda durulur
Ana gibi şefkatli yar gibi sevgi doludur
Toprak kadar verimli hasret gibi duygulu
Ölüm kadar hüzünlüdür TÜRKÜLER.
ÜMİT ŞEVKİ SOMYÜREK
Yorum Yazın